YÖNETİCİLER ARKASINDA BİR HOŞ SEDA BIRAKMALIDIR
admin vatandas1959@hotmail.com
Zamanlar gelip geçiyor. Başka bir deyişle “Irmaklar, dereler akıp duruyor.” biz Vezirköprü halkı da bekleyip bakıyoruz.
Amacım kimseyi eleştirmek ya da kötülemek değil, ama şunu bilmemiz lazım. Makamlar gelip geçicidir. Önemli olan halkı yöneten kişilerin (birtakım makamlara gelenlerin) hoş seda bırakması gerekir. En azından bir hoş seda bırakması için uğraş vermesi gerekir. Halktan bir yetki alıp 5-10 sene görevde kalıp, halkın acı günlerinde, tatlı günlerin arasında bulunup gönül almakla hoş sedalar bırakılamaz!
Bunlar insani ve hemşerilik görevidir. Yönetenlerin insanların iş, aş bularak mutlu yaşaması için bir şeyler üretmesi gerekir. Anavatan partisinin tek parti iktidarı döneminde, (hatta Karadeniz bölgesinde hemen hemen iktidarın tek Belediyesi Vezirköprü olmasına rağmen) değerlendirilememiştir. Daha sonra gelen Belediye Başkanı muhalefet olduğu için bir iş yapamamış, sadece satıp savıp günü kurtarmıştır.
Son 16 yıldır gelen Vezirköprü’de tek parti iktidarına bağlı Belediye Başkanları tarafından yönetilmektedir. İlk beş yıl Osman Özer’in Belediye Başkanlığını saymıyorum, onu tarih “çıkarını korudu” diye yazacaktır.
On bir yıllık Belediye Başkanı Sayın İbrahim Sadık Edis de tek parti iktidarını değerlendirememektedir. Sayın Edis’in iyi niyetinden şüphem yok. Belediye’nin varlıklarını da kendi malı gibi koruduğunda hemen hemen herkes hemfikir.
Ancak; tek parti iktidarında Vezirköprü’ye neler yapılabilirdi?..
Bilindiği gibi Vezirköprü tarıma ve hayvancılığa bağlı olarak geçimini sürdüren bir yöredir. Belediye; hayvancılığın gelişmesine, bununla ilgili peynir, süt, yağ üretimi ile ilgili entegre bir tesisin kurulmasına öncülük edebilirdi. Soğuk hava deposu yapılıp kasaplık hayvanların kesildiğinde bu depodan Türkiye’ye pazarlamasını sağlayabilirdi.
Vezirköprü her türlü baklagillerin, fasulye, nohut, mercimek gibi ürünlerin paketleme tesisleri yapılarak pazarlama garantili olarak üretici ekime teşvik edilebilir.
Bizim insanımız önünde bir destekçi güç olmadan kendi ayağının üzerinde durma yetisine sahip değildir. Elinden tutacak bir güç arar!..
Başka ilginç bir konu düşünüyorum.
Muhtarlarımız alınmasın ama başta da söylediğim gibi makamlar gelip geçicidir.
TBMM bir yasa çıkararak (zaten bütün şehir yasası ile anlamı kalmadığından) muhtarlıkların kaldırılması, devlete kalacak muhtarlık giderlerine ayrılan bütçe ile bir fon kurulmasını, bu fonda biriken paraların tarım ve hayvancılık için yatırıma yönelen Belediyelere yeterli ödeneğin verilmesi için yasa çıkarılması düşünülmelidir.
Bu halk için çalışmak isteyen iyi niyetli herkese görev düşmektedir. Bilhassa yöneticiler bir hoş seda bırakmak için çalışmalıdır.
Not: İhsan Cömert’in 30 Ekim 2019 tarihli yazısıdır.