Koşturmaca içinde tükettiğimiz hayatımızın hızını azalttığımız şu koronalı günlerde artık hepimiz tabiri caizse birer kısıtlıyız. Dostlarla eğlendiğimiz, sahillerde, pikniklerde koşarak stres attığımız günlere ara verdik.
Evde kaldığımız sürelerde daha çok düşünmeye fırsatımız var. Gelin, bizim ara verdiğimiz coşkulu günleri yaşama fırsatı dahi olmayan, engelli bireylerimize yaptığımız haksızlıkları düşünerek onlara karşı bakış açımızda yeni pencereler açalım hep beraber.
Sırf kanunlar ve genelgeler için yaptığımız engelli yollarının ortasında kalan elektrik direğinin, onların yaşam hakkına engelindeki suçluluğumuzu; engelli kaldırımlarına sebze, kasa, malzeme koyarak veya araç park ederek asıl engelin biz olduğumuzu, hayatın en değerli ve yaşanabilir olduğu çocukluk dönemlerinde onları farklı görüp dışlayarak gelecekle ilgili kaygılanmalarının sebebinin biz olduğumuzu, kurum ve kuruluşlara yapmadığımız asansörlerle, onlara destek değil köstek olduğumuzu, okullarımızı engelli bireylerimize uygun hale getirmeyerek eğitim haklarını elinden alanın yine biz olduğumuzu ve bu örneklere benzer binlerce örneği düşünerek asıl engelin fiziksel değil bizim yaptığımız haksızlıklar olduğunu düşünelim.
Yapmamız gereken aslında çok basit. Belki destek olmuyoruzdur. Ama köstek olmaya ne bir vatandaşın nede bir kamu görevlisinin hakkı yok. Pozitif bir ayrım yapmaktan da söz etmiyorum. Sadece onların hakkını gasp etmeyelim.
Engelli bireylerimizin anneleri için bu sürecin daha da zor olduğu aşikâr. Rabbim, onlara kolaylıklar nasip eylesin. Yüreği güzel annelerimize elimizden geldiğince yardımcı olalım lütfen.
Engelli bireylerimiz için daha yaşanabilir bir Vezirköprü olabilmek ümidiyle…
BENZER HABERLER