logo

Tükenmişlik Sendromu/ Burnout


Gülsüm Ceylan
gulsumcansiz1@hotmail.com

Tükenmişlik/ Bornout sendromu olarak ortaya atılan ‘tükenmişlik sendromu’ 1970’li yıllarda New York’lu psikoterapist Herbert Freudenberger tarafından ortaya atılmıştır.
Freudenberger burnout sendromunu, kendini yorgun hissetme, herhangi bir iş yaparken zorlanma, işe gitmede ya da aktivite yapmada isteksizlik ve bedensel şikâyetlerle birlikte görülen bir tükenmişlik hali olarak tanımlar.
Burnout, ilk başlarda öncelikli olarak kendini işi ile çok fazla meşgul eden insanlar için tanımlanan bir durumdu fakat şimdi ise iş dışında kendini tükenmiş hisseden kişilerde (örnek olarak aile üyelerinin bakımını üstlenen ya da ailede ki tüm yükü üzerine alan kişilerde) risk altında görülmektedir. Yapılan iş yüzünden tükenmiş olmak, yani yapılan işe kendini kaptırmak verebileceğinden fazla emek vermeye çabalamak burnout sendromunun gerekli şartı olarak görülmemektedir.
Burnout sendromunun çok sayıda tanımı var. Tüm tanımların ortak paydası, tükenmişlik sendromu yaşayan kişilerin şikâyetlerini işlerinin yoğunluğu ve zorluğu ile ilişkilendirmeleri ve olumsuz iş şartlarının sürmesi halinde şikayetlerin devam ettiğini, ancak iş şartlarının iyileşmesiyle şikayetlerin de azalacağını düşünmeleridir.
Tükenmişlik Sendromundan Kurtulmak İçin;
Tükenmişlik süreci, talepler ve talepleri karşılayamama korkusu arasındaki sürekli eşitsizliğin bir sonucudur. Netice ise kronik strestir. Ancak taleplerin ne zaman strese dönüşeceği hem çevresel faktörlere hem de kişinin yapısına göre değişir. Aynı zamanda bu durum kişinin baş edebilme konusundaki yetenek ve imkânlarına da bağlıdır. Fakat net olan bir şey vardır ki devamlı sıkıntı halinin ve kronik stresin insanı tükenmişlik sürecine götürdüğüdür.
İş yerindeki risk faktörlerinde belirleyici olan işin miktarı değil, bu işlerin hangi şartlar altında yapılması gerektiğidir.
Kişi tükenmişlik sendromunu yakalanacağının sinyallerini önceden alabilir,

İlk sinyalleri genellikle, uyku bozukluğu şikayetleridir. Mağdur kişiler uykuya dalamazlar veya sabahları çok erken kalkarlar ve sorunlarını hemen “yanı başında” gibi düşünmeye başlayabilir. Başka ne tür şikayetlerin görülebileceği, ilgili kişinin “zayıf noktalarına” bağlıdır. Bazı kişilerde mide sorunları görülürken, bazıları da sırt veya baş ağrılarıyla tepki verir.
Bunun yanı sıra, hekimin sorgulaması sonucu anlaşılan, kapsamlı bir yorgunluk hissi ve enerji kaybı da görülür.
Kişi tükenmişlik sendromunun önüne geçmek için bazı önlemler alabilir,
Tükenmişlik sendromu riski yaşayan kişiler, uyarı sinyallerine cevap olarak yükünü hafifletmek yerine, üstesinden gelinemeyen durumları daha çok yoğunlaşarak ve öncesinde kendine ayırdığı vakti kısarak karşılamaya çalışırlar. Bu yanlış bir sistem olacaktır, kişi bir şeylerin yanlış gittiğini fark ediyorsa durup kendini dinlemeli ardından stresin kendisini ele geçirmesine izin vermeden bir uzman desteği alması gerekmektedir.
Tedavisini ele alacak olursak,
Tükenmişlik sendromu ile depresyon hastalığının semptomları ile kesiştiği için, tedavisi çoğunlukla depresyon hastalıklarının tedavisine benzer olarak yapılmaktadır. Buna göre bir tükenmişlik sendromunun ayakta ve yataklı tedavisinde, hem psikoterapi hem de ilaçlı tedavi etkili tedavi yöntemleri olarak görülebilir. Öncelikle bireyin bir ruh sağlığı uzmanına gitmesi önerilmektedir.

Share
609 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

3+3 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Kim Bu Narsistler?

    19 Nisan 2025 Köşe Yazıları

    Hatası karşısında özür dileyemeyen kişilerle ömür mü geçer? Hepimizin sık duyduğu ”narsist” kelimesini bu yazıda a'dan z' ye incelemiş olacağız. Narsistin kelime anlamı “özseverlik” olsa da bu anlam biraz masum kalabilir. Kendimizi sevmek, kendimize değer vermek her insan için önemli bir konudur. Narsistlerde bu durum ise kendilerini sürekli öncelik almak, büyüklenmeci, kibirli bir tutum sergilemek, eleştiriye kapalı olmak gibi kendilerinin iyi yönlerini abartmak kendilerinde olan olumsuzlukları da görmezden gelmeye yöneliktir. Diğerlerini sü...
  • Yaşamın ilk yıllarında kurduğumuz bağlar tüm hayatımızı nasıl etkiler?

    12 Nisan 2025 Köşe Yazıları

    Psikoloji geçmişten bugüne insan davranışlarını anlamaya çalışmıştır. Bunu yaparken anlamlandırılamayan noktalarda yeni bakış açıları geliştirmiştir. Bu yazıda yaşamın ilk yıllarında kurduğumuz ilişkilerin hayatımızı nasıl şekillendirdiğine bakmış olacağız. İnsan doğumdan itibaren ilişki arayışına girer Çocuk anneyle ilişkili olarak doğar ve anneyle olan ilişki yaşamında diğerleriyle kuracağı ilişkinin temellerini oluşturur. Çünkü yaşamla ilk ilişkiyi annemizle kurarız. Bakım verenle kurduğumuz ilişkiler kimliğimizin belirleyicisidir. Güvende ...
  • Seçimler erken olsun!

    09 Nisan 2025 Köşe Yazıları

    "Çalışmalarımız sürüyor, önümüzdeki milletvekili seçimlerinden önce Havza yolunun tamalanmış olduğunu göreceğiz." ifadesine karşı şunu söylemesek olmazdı; "inşallah seçim erken olur." İlçemizde geçtiğimiz hafta düzenlenen voleybol turnuvasının sadece son maçını izleyebildiğim için üzülsem de, Vezirköprü'nün galibiyetiyle tamamlanan bu özellkle ikinci seti nefes kesen maçı izlediğim için de sevinçliyim. Kızlarımız ellerinden geleni yaptıkları ve hem Vezirköprü hem de Samsun'un gurur oldukları için tebrik ediyorum. Bu organizasyonda gösteriyor...
  • Benimle Aynı Düşüncede Olmayana Karşı Nasıl Davranmalıyım?

    05 Nisan 2025 Köşe Yazıları

    Son zamanlarda ülkemizde yaşanan durumlar (tutuklanmalar, gösteriler, boykotlar) kişilerin hangi tarafta olduğunu anlamaya çalışmasına, farklı görüşler olduğunda birbirlerine doğrusunu açıklamaya, haklılık ya da haksızlıkla ilgili düşünmeye dolayısıyla da öfke, üzüntü gibi olumsuz duyguların daha yoğun yaşanmasına sebep olmaktadır. Psikolojik destek toplumdaki durumlara karşı kayıtsız kalamaz. Çünkü deprem gibi doğal afetlerde, göçte veya pandemide birçok özellikle olumsuz durumda gönüllü olarak çalışırız ve bu gibi krize müdahale durumların...