logo

Toplumsal Cinsiyet Rolleri


Duygu Ceylan
duygu.ceylan.pd@gmail.com

Kadın ve erkek cinsiyetinin sahip olduğu özellikler doğuştan bellidir. Cinsiyet özelliklerimizi 3-5 yaş arasında fark ederiz ve bir yaşam boyunca bu özellikleri taşıyacağımızı biliriz. Çocuk da kendi cinsiyet özelliklerinin ondan beklentilerini öğrenmeye başlar çünkü kadın ve erkek cinsiyet özelliklerinin yanında toplumun kadına ve erkeğe atadığı cinsiyet rolleri vardır. Öyle ki kız ve erkek çocuklarının oynadığı oyuncaklar farklılık göstermeye başlar. Cinsiyet özelliklerimiz doğaldır ama toplumsal cinsiyet rolleri insan icadıdır. Kadına ve erkeğe;” Kadın sen böyle ol, erkek sen böyle ol ve olmalısın da “ diye söyler. Bu sadece erkeksilik kadınsılıkla kalmaz babalık, annelik, kayınvalidelik, abilik, ablalık gibi sonradan sahip olduğumuz rollere de eklenir. Örneğin kardeşi olan çocuğa; “Sen artık abla abi oldun, onu sen koruyacaksın.” gibi yüklemeler yapılır. Aileye yeni katılan ve neredeyse tüm ilgiyi normal olarak üzerine çekmiş yeni doğana karşı kıskançlık ve yeni dönemin getirdiği alışma süreci büyük çocukta çeşitli duygular oluşturacaktır. Çocuğun yeni doğana karşı hissettiği çelişkili duygular gayet normaldir ama bir çocuğa koruma görevi yüklemek zordur. Üstellik çoğu zaman büyük çocuğun koruması gereken bir durum da yoktur. Durum böyle olunca çoğu çocuk kardeşinin sorumluluğunu almamak için ilerleyen yaşlarda farklı sosyal ortamlar tercih ederler.
Tıpkı yukarıdaki büyük çocuğa yüklenen rolde olduğu gibi toplumsal cinsiyet rollerine sıkı sıkıya bağlı kalmak birçok aileyi zor durumda bırakır. Evin geçiminden erkek sorumludur, kadın evden sorumludur, yuvayı dişi kuş yapar gibi ifadelerle aile üyeleri birbirlerinden kesinlik belirten beklentilere sahip olurlar. Örneğin ailede iş değiştirme sürecinde olan ya da bekleme sürecinde olan bir erkek için bu durum oldukça zordur. Bu süre kısa olsa bile erkek kendini yetersiz hissedebilir ya da hissettirilir. Kadın çalışsın ya da çalışmasın, evin işlerinden sorumlu olması, mutfaktan sorumlu olması, çocukların bakımından sorumlu olması, eşine karşı bakımlı olması gibi beklentilerle yıpranabilir. Kadın çoğu zaman bunları yapabilse de her zaman yapmaya çalışmanın tükenme durumunu mutlaka yaşayacaktır. Böylece kadın ve erkekten beklentiler aile ilişkilerini zorlaştırır, evlilikler çıkmaza girer.
Beklentileri bir kenara bırakırsak gerçek hayatta, kadın ve erkeğin yapabileceği şeyler o kadar kesin sınırlarla ayrılmış durumda değildir. Yemek yapıyor olmak bir erkeği kadınsı yapmaz. Yani hayatı kolaylaştırmak adına aile içinde sorumlulukları paylaşmak cinsiyet değiştirmek anlamına gelmez.
Hayatın bize sunduklarına ve getirdiklerine karşı yeni davranışlar belirlemek hayatımızı kolaylaştıracaktır. Kendimizi diğerlerinin yaptıkları yapmadıklarıyla, bizden beklentileriyle fazlaca meşgul edersek hayatımızı zorlaştırırız. Evimizin kapısını kapattığımızda, biz izin vermedikçe hiçbir toplumsal beklenti evimize giremez. Böylece aile üyeleri, yaşamın problemlerine karşı çaresiz eli kolu bağlı olmak yerine yeni çözüm yolları bulurlar.

Share
630 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

2+7 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Yol Medeniyettir…

    20 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    İlçemizin çevre ilçelere yol bağlantıları tamamlansa; Vezirköprü Karma OSB'nin yatırımcı bulmasının kolaylaşması, ilçenin yol ağının artmasıyla artmaz mı? Yapılan bu kadar yatırımın değeri daha fazla artmaz mı? Geçtiğimiz hafta değindiğim “Vezirköprü'ye Müze yakışır” yazısı için birçok olumlu tepkiden anladığım kadarıyla İlçemizde bir müze kurulması için çalışılması gerektiğini düşünen sadece ben değilim. Bazı dönemlerin kendine has zorunlulukları, yapılan diğer işlerin sizi zorlayarak yaptırdığı başka işler olur. Oymaağaç kazısı başta olm...
  • Bedensel Okuryazarlık

    17 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Okuryazar olmak okuma ve yazma anlamının ötesinde bir konuyla ilgili farkındalık kazanmak anlamında kullanılır. Çeşitli alanların okuryazarlığı olabilir. Örneğin sosyal medya okuryazarlığı, finansal okuryazarlık gibi. Bu yazıda “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” sözünü referans alarak psikolojinin de beyindeki bilişsel duyuşsal ve duygusal faktörlerle ilgilenmesinden yola çıkarak bedensel okuryazarlığı konuşacağız. Beden neye ihtiyaç duyduğuna dair sinyalleri sürekli olarak beyne gönderir. Acıkmak, susamak, açık hava ihtiyacı, birileriyle k...
  • Kaygı ve Anksiyete Kitabından Notlar

    09 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Kaygı hayatımızda vardır. Bazı kaygılar gerçek kaygılardır (örneğin çevremizde olumsuz olaylar olduğunda güvenliğimizden korkmak) bazı kaygılar çocuklukta veya çevreden öğrenilmiş gerçek olmayan kaygılardır. (örneğin ayna kırılması kötü habere yorumlanır). Bazı kaygılar her insanda olan (kolektif bilinçdışı) öğrenilmemiş kaygılardır, atalarımız da bu kaygıları yaşamışlardır. (Örneğin karanlıktan korkma, yılandan korkma gibi) Kimimiz kaygıyı sakinleştirir, kimimiz görmezden gelir kimimiz de kaygıyı daha çok besler. Kaygıyı beslerken sezgilerimi...
  • Bu İlçeye bir MÜZE yakışır

    06 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Vezirköprü'de eski bir Vezirköprü evinin restorasyonu yapılarak bir müze oluşturulması sağlansa, ilçenin turizmine oldukça büyük katkısı olmaz mı? Vezirköprü'de Oymaağaç Kazılarının ilk başladığı günlerde bile buradan çıkan materyallerin Samsun Müzesi'nde değil, Vezirköprü'de oluşturulabilecek bir MÜZE'de sergilenmesi gerektiğini söylemiştim. O dönemde Belediye'nin Ganioğlu'ndaki Zabıta yapılan bina henüz inşaat halindeydi. Vezirköprü'nün Taş Medrese'sinin kütüphane olarak kullanılmasının değil, bir arkeoloji müzesi olarak kullanılmasının d...