Yaklaşık 30 yıl önce Vezirköprü sokaklarını gezerek gözlerine hoş gelen eskimiş binaları, yaşları küçük olduğu için olsa gerek kendilerinden büyük olan hemen her binayı ‘tarihi bina’ olarak yazan bir grup öğrencinin yarattığı mağduriyet, bugün halen devam etmektedir.
Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu ile Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescillenen bu binalar ve çevrelerindeki yerler bir şekilde dokunulmazlık kazandılar.
Ancak bu dokunulmazlık Meclis’tekinden farklı olarak onlara fayda sağlamadığı gibi, kaş yapayım derken göz çıkarmayı da başardı.
Gerçekten söylendiği gibi TARİHİ Vezirköprü’nün (Evliya Çelebi’nin de belirttiği) güzelim evleri yıllar öncesinden yok olup gitmiş geriye birkaç tanesi kalmış, kalanlar da bakımsızlıktan harap şekle dönüşmüştü.
Sadece şahısların binaları değil, Vezirköprü’nün hemen herkesin oybirliği ile belirttiği eski Hükümet Konağı binası bile gözünün yaşına bakmadan yıkılmıştı.
Yeni yıkılan bazı tarihi binaların ise içlerinin güzelliği halen dillerde dolaşıyor.
Tescillenen daha doğrusu tarihi yazılan binaların ‘dokunulmazlığı’ yüzünden bir çoğu metruk hale geldi. Sahipleri yapmaya kalksalar, önce tarihi yapısına uygun plan hazırlatıp onaylatmaları daha sonra izin alabilirlerse inşaata geçmeleri gerekiyordu.
Bu maliyeti kaldırabilecek kişi de ortada olmayınca, bizim tarihi korumak adına tescillediğimiz binalar tamamen kimsesiz kalarak çürümeye terk edilmiş oldu.
Zamanla durulmayan evlerin çökmeye başladığına, çatılarının duvarlarının yıkılmaya başladığına şahit olduk. Vezirköprü’nün birçok yerinde artık güzel tarihi evler değil, yıkılmaya yüz tutmuş, altından geçemeye korkulan perili binalar oluştu.
Bu binaların Eski Vezirköprü diye tabir edilen yerlerde yoğunlaşması ise ilçenin bir bölümünü işe yaramaz hale getirdi, bu gelişmeler sonucunda ilçenin eski kısmı işe yaramayan kısmı, ekonomik olarak değer kaybeden kısmı oldu.
Sonuç olarak Kültür Varlıklarını korumak için başlatılan çalışmalarda bir dönem kültürünün simgesi ve göstergesi olan evler korunamadığı gibi yok olmaya mahkum olup gitmişti.
Zaten bu KORUMA fikrini ortaya atanlar neye hizmet ediyorlardı, anlamak zor.
Bu kadar ‘tescilli’ binaya Kültür Varlıkları Koruma Kurulunun yatırım yapması imkansızken, yapılmalarını geçtik projelerini bile hazırlatıp bina sahiplerine sunamazken, insanlara eziyet etmenin bir yolu olarak mı kullanıldı?
Hiçbir şekilde bakılmayacak, çatısı aksa tamir edilmeyecek, içine çivi çakılamayacak bir binaya kimin nasıl sahip çıkmasını bekliyorlardı?
Burada evlerden bahsediyorum ama yakın zamana kadar çalışan Şifa Hamamı’nın bugünkü durumuna bakınca 40-50 yıllık binaların dışında 400-500 yıllık olanlarına da gerekli özenin gösterilmediği ortada.
Vezirköprü tarihini de ona karşı yapılanları da biliyor.
Yüzyıllık güzelim evleri harap edin, Mehmet Paşa’nın tarihi hamamına bakmayın ama 1943 depreminden sonra yapıldığı herkes tarafında bilinen Namazgah’a bir güzel para harcayıp ilçe trafiğini bile düşünmeden ortaya koyun.
Bu zihniyetten beklentinin yüksek olmaması gerektiği ortada olsa da, umarım Vezirköprü Belediyesi projesini tamamlayabilirse 10 binayı GEÇİCİ olarak kurtarır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları
06 Kasım 2024 Köşe Yazıları
02 Kasım 2024 Köşe Yazıları