Son Dakika
Vezirköprü’nün kendine has çözüm bekleyen elbette diz boyu sorunu var. Şunu belirtelim ki;
Vezirköprü çağımızda dünyaya kapalı bir yerleşim yeri olarak çukurda, göz ardında kalmış bir ilçe. Örneğin;
Komşu ilçeler Merzifon’la, Gümüşhacıköy’le, Osmancık’la, Alaçam ve Bafra ile ulaşıma kapalı. Havza-Durağan’la da çağa uygun olmayan zoraki ulaşım sağlanıyor.
Çağımızda hâlâ kar yağdığında Göğembeli Havza ile ulaşımı kesiyor, dolayısıyla Vezirköprü’nün dünya ile bağlantısı kesiliyor.
Bu durum günümüzde ilkel bir olay değil mi?…
Bir diğer konu, çevre ilçelerin küçük sanayi sitelerinden başka organize sanayi siteleri yapıldı.
Vezirköprü’nün bırakın organize sanayisini küçük sanayi sitesinin bile ancak lafı ediliyor.
Samsun’un Bafra-Çarşamba gibi iki büyük ilçesine fakülte açılmışken Vezirköprü bu konuda da yaya kalmıştır.
Geçmiş yıllarda Vezirköprü’ye yapılması planlanan hatta arsası bile alınıp sonradan ceviz bahçesi yapılan yarı açık cezaevini bile elinden kaçıran zavallı Vezirköprü!…
Yeri Kemal KAYALIOĞLU tarafından bağışlanan, su basmanına kadar gene KAYALIOĞLU tarafından yapılan huzurevini yapmamak için yıllarca direnildi. Sonuçta Belediye Başkanı’nın el atarak dernek kurması ve halkın katkıları ile huzurevi yapımı başlayabildi.
Nedir bu Vezirköprü’ye yatırım yapmama direnci?…
Vezirköprü-Havza yolu yapılacakmış, inşallah yapılır. Ama nasıl yapılacak?…
Vezirköprü-Havza yolunun yapılması sadece genişleme sorunu değildir. Göğembeli’nin rahat geçilir olması gerekir.
Bize göre bunun için Dündardibi’nden Şeyhsafi’ye tünel açılması gerekir. O zaman Vezirköprü-Havza yolu çağa uygun olarak ulaşıma açılmış olur.
Bize göre Havza-Vezirköprü-Durağan yolunun yapılması 30 yılı aşar gibi geliyor.
Vezirköprü’nün işsizlik ve göç sorunu tüm ülkenin sorunu ile aynı.
Vezirköprü göç veriyor da Havza, Lâdik göç vermiyor mu (?) Sinop göç veriyor da Amasya göç vermiyor mu?
Bu durumun sebebi belli. Devletin yanlış sürdürülen tarım politikaları, gene yanlış sürdürülen sanayileşme yatırım politikaları.
Bir örnek verirsek, köy olan Suluova’nın şeker fabrikası yapıldıktan sonra (1954) nasıl çevre ilçeleri sollayarak hızla nüfusun arttığını görüyoruz.
Devlet ekonomiye yeniden katılmadıkça, yatırımlar İstanbul’a yapıldıkça acımasız kapitalizm, işsizlik, göç, çarpık kentleşme insanların birbirlerini sömürmesi başka bir deyimle insanların birbirini yemesi devam edecektir.
Sorun yerel değil ulusaldır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
23 Kasım 2024 Köşe Yazıları
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
17 Kasım 2024 Köşe Yazıları
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları