logo

RAMAZAN


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

Bu yıl ki Ramazan ayının da ilk bir haftası geride kaldı.
Bilindiği gibi İslam dünyasında ramazan ayı 11 ayın sultanı olarak adlandırılır.
Ramazan ayında zekâtlar, fitreler verilir. Yoksullar doyurulur. Yetimler, güçsüzler daha da çok gözetilir. Ramazan ayı bu anlamları ile dostluğu, komşuluğu, yardımlaşmayı içinde barındıran bir zaman dilimi olması nedeniyle halkımız tarafından beklenen ve saygı duyulan bir zaman dilimidir.
Tersi şeyler yani ramazan ayının ruhuna aykırı, bu ayın kutsallığı ile bağdaşmayan yaşam tarzları da olmaktadır. Hem de çok.
Mesela; beş yıldızlı lüks otellerde, yalılarda, yatlarda ve saraylarda düzenlenen lüks, gösterişli, şaşalı iftar yemekleri.
Derneklerin, demokratik kitle örgütlerinin kimin parası ile finanse edildiği bilinmeyen falanca dernek filanca kurum iftar yemeği verdi desinler diye iftar yemeği vermek ramazan ayının ve islamın ruhuna aykırıdır,
İnsanlar elbette dostları, komşuları, hısım ve akrabaları ile iftar yemeği yer ve ramazanın o güzel ruhunu paylaşabilir. Dostlukları, arkadaşlıkları, komşuluk ve akrabalık ilişkilerini kaynaştırıp geliştirebilir.
Ama şunu iyi bilmek gerekir ki; bunların hepsi gösterişten, riyadan uzak olmalıdır. İslam dininin hiçbir yerinde gösteriş, israf ve riya yoktur.
İnsan, oğluna, kızına gösterişli, şaşalı düğünler yapabilir. Tabi bu da israfsız yapılmalıdır. Hele bir de son zamanlarda yanan, büyük afet sonucu yıkılan ülkemizin güneydoğu ve akdenizin doğusunda felaket nedeniyle işkence içinde cehennemi yaşayan halkımızın çektiği ağır yaşam koşulları varken insanlarımızın daha dikkatli ve duyarlı olması gerekir.
Bir ramazan fıkrası ile yazımızın ağırlığını biraz hafifletelim. Belki yüzümüzde tebessüm oluşur.
Fıkra:
Ramazan Bayramında üç-beş kafadar köy ortasında sohbet ederken, biri diğerine sormuş bu ramazanda kaç oruç tuttun?
Diğeri cevap vermiş;
– Bu yıl hastalandım ancak bir oruç tutabildim.
Orada duran Bektaşiye sormuşlar;
– Sen kaç oruç tuttun?
Bektaşi yanıtlamış;
– Şu bir oruç tutandan bir eksik tuttum.

Share
1318 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

2+5 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Çocuklara şaka yapmak, şakalaşmak veya mizah kullanmak

    23 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Eğlendirmek, güldürmek için söylenen söze veya yapılan davranışa şaka denir. Mizah ise sözü şakayla birlikte düşündürücü şekilde söylemektir. Hayatımızda mizaha, şakaya ihtiyacımız vardır. Çünkü eğlenmek ihtiyaçtır. Mizah hayatın zorlu taraflarında duyguları abartmaya imkan vererek rahatlamayı, konunun başka taraflarına bakabilmeyi, psikolojik olarak sağlam kalabilmeyi sağlar. Çocuk öğrenerek büyür. Öğrenmek ise sürekli bir davranış değişikliği ve yenilik getirir, bu gerçekten zordur. Sürekli öğrenen çocuk için ise duygu dengesinin sağlanmasınd...
  • Yol Medeniyettir…

    20 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    İlçemizin çevre ilçelere yol bağlantıları tamamlansa; Vezirköprü Karma OSB'nin yatırımcı bulmasının kolaylaşması, ilçenin yol ağının artmasıyla artmaz mı? Yapılan bu kadar yatırımın değeri daha fazla artmaz mı? Geçtiğimiz hafta değindiğim “Vezirköprü'ye Müze yakışır” yazısı için birçok olumlu tepkiden anladığım kadarıyla İlçemizde bir müze kurulması için çalışılması gerektiğini düşünen sadece ben değilim. Bazı dönemlerin kendine has zorunlulukları, yapılan diğer işlerin sizi zorlayarak yaptırdığı başka işler olur. Oymaağaç kazısı başta olm...
  • Bedensel Okuryazarlık

    17 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Okuryazar olmak okuma ve yazma anlamının ötesinde bir konuyla ilgili farkındalık kazanmak anlamında kullanılır. Çeşitli alanların okuryazarlığı olabilir. Örneğin sosyal medya okuryazarlığı, finansal okuryazarlık gibi. Bu yazıda “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” sözünü referans alarak psikolojinin de beyindeki bilişsel duyuşsal ve duygusal faktörlerle ilgilenmesinden yola çıkarak bedensel okuryazarlığı konuşacağız. Beden neye ihtiyaç duyduğuna dair sinyalleri sürekli olarak beyne gönderir. Acıkmak, susamak, açık hava ihtiyacı, birileriyle k...
  • Kaygı ve Anksiyete Kitabından Notlar

    09 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Kaygı hayatımızda vardır. Bazı kaygılar gerçek kaygılardır (örneğin çevremizde olumsuz olaylar olduğunda güvenliğimizden korkmak) bazı kaygılar çocuklukta veya çevreden öğrenilmiş gerçek olmayan kaygılardır. (örneğin ayna kırılması kötü habere yorumlanır). Bazı kaygılar her insanda olan (kolektif bilinçdışı) öğrenilmemiş kaygılardır, atalarımız da bu kaygıları yaşamışlardır. (Örneğin karanlıktan korkma, yılandan korkma gibi) Kimimiz kaygıyı sakinleştirir, kimimiz görmezden gelir kimimiz de kaygıyı daha çok besler. Kaygıyı beslerken sezgilerimi...