logo

NEREDEN NEREYE?


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

Bizlerin bundan 15 yıl önce Vezirköprü olarak devletten beklentilerimiz nelerdi?
Bundan 15 yıl önce Vezirköprü’de nüfus azalmıyor, artıyordu. Yani ilçe göç verse de makul, kabul edilebilir düzeydeydi.
İlçenin nüfusu 115 bin dolaylarındaydı.
Vezirköprü’deki gelişmeleri gördükçe heyecanlanıyorduk. İlçelerin köy sayısı ve yüz ölçümü bakımından Türkiye’nin birinci ilçesi konumundaydı.
Vezirköprü’deki kamu kurumları ve özel kişilerin yapmaya başladığı yatırımlar ilçedeki basını ve ilçe halkını daha da heyecanlandırıyordu.
Hepimiz kıpır kıpırdık, umutlarımız gün ve gün artarak devam ediyordu. Hayallerimiz artmıştı.
Tüm bu umut ve hayaller sonucu bakın Vezirköprülüler devletten neler bekliyordu.
– Göl köy ve Narlısaray belde olmuştu. Vezirköprü’de il olsun, Göl Köy ve Narlısaray’da beldelikten ilçeliğe yükselsin.
– Çevresinde 15 bin kadar nüfus barındıran Sarıdibek ve Köprübaşı ilçe yapılsın bu ilçeler Vezirköprü vilayetine bağlansın.
– Vezirköprü’ye yüksekokul yetmez bir ya da iki fakülte kurulsun gibi çok haklı taleplerimiz oluyordu.
Peki; ne oldu da bu umut ve hayallerimiz ortadan kalktı. Umut ve hayallerimiz söndü mü?
Evet, hayallerimiz söndü.
Devlet politikası zaten bozuktu. Son 20 yıldır da zaten bozuk olan devlet, politikasını daha da bozarak Anadolu’yu perişan etti.
İnşaat sektörünü geliştirdi. Metropol kentlerini, yeşil sahalarını bile ranta açtı.
İnşaat sektörünün hızla gelişmesi Anadolu’nun büyük kentlere göçü arttırdı. Tüm Anadolu gibi Vezirköprü’de boşaldı. Böylece nüfus artmak yerine inişe geçti.
Tüm Anadolu’da tarım ve hayvancılık çöktü.
Vezirköprü’de de ilçe yapmayı düşündüğümüz beldeler köy oldu!
Vezirköprü ise vilayet yerine artık Havza’nın bir büyük mahallesi olmaya aday gibi.
Artık fakülte gibi, il olması isteği gibi hayalimiz de yok, talebimiz de yok!
Sonuç; 20 yılda gerçekten “Nereden nereye?”

Share
393 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

4+5 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Çocuklara şaka yapmak, şakalaşmak veya mizah kullanmak

    23 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Eğlendirmek, güldürmek için söylenen söze veya yapılan davranışa şaka denir. Mizah ise sözü şakayla birlikte düşündürücü şekilde söylemektir. Hayatımızda mizaha, şakaya ihtiyacımız vardır. Çünkü eğlenmek ihtiyaçtır. Mizah hayatın zorlu taraflarında duyguları abartmaya imkan vererek rahatlamayı, konunun başka taraflarına bakabilmeyi, psikolojik olarak sağlam kalabilmeyi sağlar. Çocuk öğrenerek büyür. Öğrenmek ise sürekli bir davranış değişikliği ve yenilik getirir, bu gerçekten zordur. Sürekli öğrenen çocuk için ise duygu dengesinin sağlanmasınd...
  • Yol Medeniyettir…

    20 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    İlçemizin çevre ilçelere yol bağlantıları tamamlansa; Vezirköprü Karma OSB'nin yatırımcı bulmasının kolaylaşması, ilçenin yol ağının artmasıyla artmaz mı? Yapılan bu kadar yatırımın değeri daha fazla artmaz mı? Geçtiğimiz hafta değindiğim “Vezirköprü'ye Müze yakışır” yazısı için birçok olumlu tepkiden anladığım kadarıyla İlçemizde bir müze kurulması için çalışılması gerektiğini düşünen sadece ben değilim. Bazı dönemlerin kendine has zorunlulukları, yapılan diğer işlerin sizi zorlayarak yaptırdığı başka işler olur. Oymaağaç kazısı başta olm...
  • Bedensel Okuryazarlık

    17 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Okuryazar olmak okuma ve yazma anlamının ötesinde bir konuyla ilgili farkındalık kazanmak anlamında kullanılır. Çeşitli alanların okuryazarlığı olabilir. Örneğin sosyal medya okuryazarlığı, finansal okuryazarlık gibi. Bu yazıda “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” sözünü referans alarak psikolojinin de beyindeki bilişsel duyuşsal ve duygusal faktörlerle ilgilenmesinden yola çıkarak bedensel okuryazarlığı konuşacağız. Beden neye ihtiyaç duyduğuna dair sinyalleri sürekli olarak beyne gönderir. Acıkmak, susamak, açık hava ihtiyacı, birileriyle k...
  • Kaygı ve Anksiyete Kitabından Notlar

    09 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Kaygı hayatımızda vardır. Bazı kaygılar gerçek kaygılardır (örneğin çevremizde olumsuz olaylar olduğunda güvenliğimizden korkmak) bazı kaygılar çocuklukta veya çevreden öğrenilmiş gerçek olmayan kaygılardır. (örneğin ayna kırılması kötü habere yorumlanır). Bazı kaygılar her insanda olan (kolektif bilinçdışı) öğrenilmemiş kaygılardır, atalarımız da bu kaygıları yaşamışlardır. (Örneğin karanlıktan korkma, yılandan korkma gibi) Kimimiz kaygıyı sakinleştirir, kimimiz görmezden gelir kimimiz de kaygıyı daha çok besler. Kaygıyı beslerken sezgilerimi...