2019 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “kenevirin başkenti Vezirköprü olacak” sözleriyle başlayan ve ilçemizde ilk yıllarında kenevir üretiminin artmasını da sağlayan gelişmelerin daha sonra durakladığı ve geriye giderek eski haline geldiğini birlikte gördük.
Kenevir üretiminin artırılmasının tarımsal gelir bakımından iyi olacağından, bu konuda Narlı ve Vezir isimleriyle patenti alınan kenevir tohumlarıyla Vezirköprü’nün bu konuda gerçekten önemli bir yer haline geleceğinden epeyce umutlanmıştık.
Hatta bu umutlarımızı Vezirköprü’de üretilen kenevirin işlenmesinin de ilçemizde yapılmasını sağlayacak sanayi gelişmeleriyle taçlanacağını, Vezirköprü’nün kenevir sanayisi ile özlediği günlerine geri dönebileceğini düşünmeye tartışmaya başlamıştık.
Geçtiğimiz hafta DSP Genel Başkan Yardımcısı A.Hidayet Bektaş’ın “Havza’da kenevir sanayisi kurulması için önemli gelişmeler kaydedildi. Kastamonu’da bu alanda kendine yer arıyor.” uyarısı ile yeniden kenevire baktık.
Gördüklerimiz Bektaş’ın anlattıklarıyla örtüşüyordu.
Aynı şekilde pazartesi günü Vezirköprü’de kenevir üretimi ile ilgili bir toplantı yapıldığını öğrendik. Bu toplantıdan çıkan sonuç kenevir için Havza’da ciddi bir üretim tesisi için anlaşmaların tamamlandığı üzerineydi. Kenevir üretmek isteyenler içinse fiyat üzerinden bir tartışma sürüyor.
Vezirköprü’de OSB olsun mu, BESİ OSB olmalı mı gibi tartışmalar halen aşılamazken, civar ilçelerdeki gelişmeleri görerek kıyaslama yapmak dışında bir adım da atamıyoruz.
Kesinleştiğini gördüğümüz, Kenevir Sanayisinin Vezirköprü’den önce birkaç yerde olacağı ve büyüyeceği. Umutsuzluk yaratmak istemem ama belki de Vezirköprü hiçbir zaman (en azından kısa zaman içinde) böyle bir sanayiye sahip olamayacak.
Sanayi ile birlikte Vezirköprü’nün işgücü biraz daha dışarılara gidecek ve (Havza, Kavak, Merzifon gibi) Vezirköprü elindeki sınırlı tarım arazilerine buğday mı, kenevir mi, pancar mı, ayçiçeği mi ekeceğine karar vermek üzere kabuğuna çekilecek.
Kenevir konusunda bir başka gelişme hatırlarsanız enstitüsünün Vezirköprü’ye kurulması talebinin olmaması idi. OMÜ’ye bağlı olarak kurulan bu enstitü için yetkililer en son Vezirköprü’yü düşünüyorlar.
Bunun en önemli sebebinin dışarıdan Vezirköprü’ye gelmek istemeyen personel olduğu ileri sürülüyor. (Aynı sebep öğretmen, polis ve diğer kamu personellerinde de Vezirköprü’nün sıklıkla yaşadığı sebeptir.) Oysa Vezirköprü’de görev yapan personelin önemli kısmı buradan memnun kaldığını söylüyor. (demek ki sebep daha çok Samsun başta olmak üzere halen Vezirköprü’ye bakış açısının değişmemesi..)
Geldiğimiz noktada elimizde, Hidayet Bektaş’ın altını çizdiği kooperatifleşme kalıyor.
Kenevir üretiminin artması, Vezirköprü’de kenevir üretimi yapan çiftçilerimizin tek başına bir kooperatif çatısı altında birleşerek ürettiklerini daha kârlı ve kolay şekilde satarak emeklerinin karşılıklarını da düzgün şekilde almalarından geçiyor.
Bunun olmadığı ilk zamanlardaki kenevir üreticisinin ciddi zarar ettikleri ve bir kısmının halen ürünlerinin paralarını alamadıklarını duyuyoruz.
Tüm kenevir işinde geç kalmış Vezirköprü, böyle bir kooperatifle en azından üreticsini korumak için zamanında adım atmalıdır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları
06 Kasım 2024 Köşe Yazıları
02 Kasım 2024 Köşe Yazıları