Kendimizi Diğerleriyle Karşılaştırmak: Kıyaslamak
Hepimizin yaşantısı kendine özeldir. Kişilerin birbirinden haberdar olduğu kaynaşmış toplumlarda ise diğer insanların hareketleri ister istemez değerlendirilir, örnek alınır veya eleştirilir. Diğerlerinin yaşantılarından kendi hayatımızı değerlendirdiğimizde ise çoğu zaman yetersizlik duyguları hissedilir.
Kendimizi kimle kıyaslarsak kıyaslayalım bazen bazı yönlerimiz diğerlerinden daha iyidir bazı yönlerimiz ise diğerlerinden daha az iyidir. İnsanların özellikleri birbiri arasında yarış değildir. Kıyaslama genelde geride kalmış hissettirir.
Burada dikkat edilmesi gereken ise kendi ihtiyaçlarımıza odaklanmaktır. Kendi ihtiyaçlarının ne olduğunu bilmeyen birisi daha kolay olumsuza sürüklenecek ve diğerlerinin yaşantıları kendisine daha cazip görünecektir.
Kendi yaşantısı ise zaten kendi kendine ihtiyaçlarını karşılamayıp mutlu olmadığı için yeterince iyi gelmez kişiye. İlla bir tatil, bir alışveriş, bir yardım olmayabilir ihtiyaç. Seni anlayan birisi, iyi hissettiren şeyler, farklı bir ortam bile bir ihtiyaç olabilir. Bu ihtiyaçlar kişiye göre çeşitlenebilir.
Özellikle sosyal medyadan diğerlerinin yaşantılarına tanıklık ediyoruz. Genelliklede en iyi yönlerini görüyoruz. Bunları görürken de büyük ihtimal oturduğumuz soluklandığımız ya da sıkıldığımız bir zaman diliminde olabiliyoruz. Çünkü insanlar meşgul olduklarında, çok üzgün olduklarında ya da çok mutlu olduklarında diğerleri ne yapıyor diye daha az merak ediyorlar.
Hepimizin yaşantısı kendine özel derken aslında şu anlama da geliyor: senin isteklerini gerçekleştirme zamanınla bir başkasının zamanı aynı olmayabilir. Senin şartlarınla diğerlerinin şartları farklı olabilir, bu değişmez değildir.
Diğerlerinden haberdar olmak zararlı bir şey değildir ama kendi yaşantımızın olumsuzluklarını sürekli sorguluyor olmak psikolojik rahatsızlıkları tetikler. Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değer midir diye düşünebilirsiniz. O zaman şu şekilde sorgulamak gerekir.
Burada hangi duyguyu yaşıyorum, neden bu duyguyu hissettim, neye ihtiyacım var gibi devam edebilir. Kendimizi şu kişinin yaşantısı ne güzel, hayatımdan nefret ediyorum gibi kesin yargıların içinde bulursak bunun bir sorgulama olmadığını ve çözüm sunmadığını kendimize hatırlatabiliriz.
Örneğin “Öfkeliyim neden?” diye sorarsak her olumsuz duygunun getirdiği harekete geçme durumunu da anlayabiliriz.
Kısaca hiçbir çocuğun, hiçbir çalışanın, hiçbir çiftin diğerleriyle kıyaslanması hoşuna gitmez. Siz de kendinize bunu yapmayın, ihtiyacınıza odaklanın. Bizi olumsuza sürükleyecek düşüncelere değil bizi güçlü hissettirecek düşüncelere ihtiyacımız vardır.