logo

İyi Yönetilmiyoruz…


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

Bir kurumun bölge müdürü olan dostumla yılda en çok bir, iki kez görüşebiliyoruz.
Dostum içi, kafası, beyni dolu. Deşarj olacak dost buldu mu kalbini tüm sıcaklığıyla açar da açar. Tek kelimeyle sohbetine doyum olmaz.
– Elin Avrupalısında geçim sorunu yok, belediyecilik sorunu yok, çocuğunu okutma sorunu yok, kısacası yoksulluk yok. Ekmeye doğru dürüst toprakları yok, madenleri o kadar çok değil, buna rağmen hiçbir şeye muhtaç değiller,
– Petrol zengini orta doğuya bakıyorsunuz, açlık, sefalet, cehalet, küçücük çocukların kitle halinde ölümü, önü-sonu olmayan savaşlar.!..
Ya biz?; Atatürk’ün getirdiği akılcı düzen sayesinde bizde biraz farklı.
– 1923-1942 hamlesi devam edebilseydi, bugün Türkiye sadece orta doğunun değil, dünyanın lider ülkeleri arasında olurdu.!..
– Ekonomiden, kültüre, eğitimden, sanayiye, özgürlüklerden, turizme dünyanın bir numaralı ülkesi olur, tarım ülkesi olduğumuz halde saman ithal eder hale düşmezdik.!..” dedi.
Dostum anlattı, anlattı. Döndü bana “İhsan Bey nedir bu çektiklerimiz?” dedi.
Dostum o kadar aydın, yüreği yurt ve insan sevgisiyle o kadar dolu, o kadar da bilinçli ki, yanında fikir yürütmeyi ukalalık sayarım diye konuşmama dikkat etmeye çalışıyorum..
Gene de dostumun sorusu üzerine sessiz kalamazdım. Aklımın erdiği kadar katkı yapmaya çalıştım.
Başladım ben de anlatmaya;
– Bir kere Dünya’nın huzur içinde olduğu, tüm Dünya’nın kalkınmada yarış ettiği, 1946’dan sonraki dönemi değerlendiremedik,
– Siz üretmeyin, biz size daha ucuza veririz” dediler, dinledik,
– Siz yapmayın (icat etmeyin) dediler, biz uslu çocuk gibi onları dinledik.
En sonunda bazı üniversite öğretim üyelerinin “Bizim bilimde-teknolojide iddiamız olamaz, dinimizi öğrenelim yeter” anlamına gelen sözler söylediği noktaya geldik.
İşte eğitimimiz bu kafaların elinde.!..
Daha okuyan öğrencilerimiz barındıracak yurt yapamıyoruz. Çaresizlikten gözümüz yavrularımızı ölüme terk ediyoruz.
– Kaynaklarımız üretimimiz yabancılar tarafından sömürülüyor, bunları tek tek sıralamak bu küçücük köşelerde olanaksız.
– Elde kalan az-çok varlıklarımızı da iç hırsızlar, (siyaset, tarikat, müteahhit) gibi işini bilenler götürüyor.!..
Dolayısıyla Anadolu neredeyse Osmanlının son dönemi gibi, kim kime(?) dumduma.
İnançlı Anadolu halkına da kadercilik kalıyor. Son dönemde moda olan deyimle yoksulluk, bebekken ölmek ya da yurtta yanarak hunharca(yürekler acısı) ölmek “fıtratımız da var”
Ben Cahit Sıtkı Tarancı’nın memleket isterim şiiri ile kendi hırsımı yenmeye çalışayım,
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun:
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

Kesmedi bir Şiir’de Usta’dan,
KEREM GİBİ

Hava Kurşun gibi ağır.
Bağır, bağır, bağırıyorum
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum..
O diyor ki bana:
Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana…
Deeeert çok, hemdert yok”
Yüreklerin kulakları sağır…
Hava kurşun gibi ağır…

Ben diyorum ki ona:
Kül olayım
Kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır…
Bağır bağır bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum…..”

Share
2069 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

7+9 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Yol Medeniyettir…

    20 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    İlçemizin çevre ilçelere yol bağlantıları tamamlansa; Vezirköprü Karma OSB'nin yatırımcı bulmasının kolaylaşması, ilçenin yol ağının artmasıyla artmaz mı? Yapılan bu kadar yatırımın değeri daha fazla artmaz mı? Geçtiğimiz hafta değindiğim “Vezirköprü'ye Müze yakışır” yazısı için birçok olumlu tepkiden anladığım kadarıyla İlçemizde bir müze kurulması için çalışılması gerektiğini düşünen sadece ben değilim. Bazı dönemlerin kendine has zorunlulukları, yapılan diğer işlerin sizi zorlayarak yaptırdığı başka işler olur. Oymaağaç kazısı başta olm...
  • Kaygı ve Anksiyete Kitabından Notlar

    09 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Kaygı hayatımızda vardır. Bazı kaygılar gerçek kaygılardır (örneğin çevremizde olumsuz olaylar olduğunda güvenliğimizden korkmak) bazı kaygılar çocuklukta veya çevreden öğrenilmiş gerçek olmayan kaygılardır. (örneğin ayna kırılması kötü habere yorumlanır). Bazı kaygılar her insanda olan (kolektif bilinçdışı) öğrenilmemiş kaygılardır, atalarımız da bu kaygıları yaşamışlardır. (Örneğin karanlıktan korkma, yılandan korkma gibi) Kimimiz kaygıyı sakinleştirir, kimimiz görmezden gelir kimimiz de kaygıyı daha çok besler. Kaygıyı beslerken sezgilerimi...
  • Bu İlçeye bir MÜZE yakışır

    06 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Vezirköprü'de eski bir Vezirköprü evinin restorasyonu yapılarak bir müze oluşturulması sağlansa, ilçenin turizmine oldukça büyük katkısı olmaz mı? Vezirköprü'de Oymaağaç Kazılarının ilk başladığı günlerde bile buradan çıkan materyallerin Samsun Müzesi'nde değil, Vezirköprü'de oluşturulabilecek bir MÜZE'de sergilenmesi gerektiğini söylemiştim. O dönemde Belediye'nin Ganioğlu'ndaki Zabıta yapılan bina henüz inşaat halindeydi. Vezirköprü'nün Taş Medrese'sinin kütüphane olarak kullanılmasının değil, bir arkeoloji müzesi olarak kullanılmasının d...
  • Küçük Adımlar, Büyük Değişiklikler

    02 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Bu yazıda küçük adımların hayatımızdaki öneminden bahsetmek istiyorum. Bu yazıyı yazma motivasyonum, küçük adımların psikolojik sağlığımıza gerçekten iyi gelen bir kolaylaştırıcı olması. Kontrol edebileceğimiz en küçük aktiviteler olarak tanımlayabiliriz küçük adımları, bu yazı için. Bir örnekle başlayacak olursak, diyelim ki sabah uyandık, gözlerimizi açıp güne başlayacağız. Gözlerimizi açmadan tüm günü zihnimizden geçirdiğimizde güne başlamak zor gelebilir. Yapabileceğimiz, harekete geçirici ilk adımlara odaklanmak yataktan çıkmayı kolaylaşt...