İlişkiyi Sürdürmek
Düğün mevsimi gelmişken, ilişkiler hakkında size yardımcı olacak bir bakış açısı sunmaya çalıştım. Hiçbir ilişki bitirmek üzerine kurulmaz ama süreç tamamen hayal ettiğimiz gibi de gitmeyebilir. Nelerle karşılaşma olasılıklarımız olduğuna bakalım.
Bir durumu sürdürmeye çalışmak, o şeyi kurmaktan daha zor olabilir. Romantik ilişkilerde de başlangıçta çoğu şey olduğundan daha güzel görünürken, çiftler karşılıklı birbirlerini daha gerçek görmeye başladıklarında, ilişkiyi yormadan sürdürmenin yollarını bulmazlarsa birbirlerine tahammül ettikleri durumlar çoğalabilir. Böylece ilk tanışılan zamandaki heyecanın yerini bıkkınlık alabilir. Bundan dolayı birlikte problem çözmenin yollarını bulmaları, işlerini oldukça kolaylaştıracaktır.
İlişkilerde bazı çatışmalar vardır. Örneğin; iki insanın karşılıklı birbirlerine olduğu halleriyle yaklaşmalarının daha tatmin edici olduğu doğrudur ama kendimizi olduğumuz halimizle açmak kırılganlıklarımızı da göstermek anlamına gelir. Hassas olduğumuz o noktaya dikkat edilmesi artık daha önemli olacaktır.
Bir diğeri ise; sevgi bağının bizi olabildiğince güvende hissetmeye yönlendirmesiyken romantik olma ve tutku bilinmezi, farklılığı isteyebilir. Bu yüzden ilişkilerdeki aşırı güven ihtiyacı çiftlerin birbirlerine olan çekiciliğini azaltabilir. Tutkuyu azaltan başka duygular da vardır. Aşırı korumacılık, merhamet gibi. Yani ilişkide kendimize ebeveyn aramak, hem sorumluluğu arttırabilir hem de bu yetişkin iki insan için gerçekçi olmayabilir.
İlişkiyi ilk başlardaki gibi heyecanlı tutmak için çabalasak da değişim bir gerçektir ve aynı kalmaya uğraşmak da yorucu olabilir. Olması gerekene çok fazla odaklanmak olanı kabul etmeyi zorlaştırabilir.
İlişkiyi etkileyen çok fazla etmen vardır. Kendi kişilik özelliklerimiz, karşı tarafın kişilik özellikleri, kişilerin kendilerine bakış açıları, birbirlerinden beklentileri, aile yapıları, nasıl bir çocukluk geçirdikleri, problemleri nasıl çözdükleri gibi. Bu özellikler veya bakış açımız kolay kolay değişmez ve çiftler birbirlerine uyum sağlamak için çok fazla uğraşırlarsa, ilişkilerine hatta kendilerine karşı yabancı hissetmeye başlayabilirler. Böyle durumlarda psikolojik destek almak kolaylaştırıcı olabilmektedir.
Önemli konulardan biri ise anlamak ve anlaşılmaktır. Çiftler birbirlerinde olanı anlamak yerine sürekli kendileri bir çıkarımda bulunmaya başvururlarsa birbirlerinin ihtiyaçlarını göremeyebilirler. Böylece “ben elimden geleni yapıyorum yine de yaranamıyorum” gibi sitemlerle karşılaşılabiliriz. Elimizden geleni yapıyor olmak karşı tarafa uygun olduğu anlamına gelmez.
Dikkat çeken bir durum da romantik bir ilişki yaşandığında bu ilişkinin bize yeni bir rol oluşturması durumudur. Başka başka rollerimiz vardır. Örneğin birinin arkadaşı, bir çalışan, birinin çocuğu olmak gibi. Kendimizi romantik ilişkideki rolün tek ve en önemli rol olduğuna inandırırsak, diğer alanlarımızı yok saymış oluruz. Böylece bunun gerilimi, kendimizi başkalarıyla kıyaslamaya, kendimizle ve diğeriyle kurduğumuz ilişkinin bozulmaya başlamasına doğal olarak karşı tarafa da öfke duymaya neden olabilir.
Birine güvenmek, hayatı kolay ve zor duygularla birlikte yaşamak güzeldir. Güzel olan şeyleri sürdürebilmek umuduyla.