HERKES HAKKINI MI ALIYOR?
Eskiden suyla çalışan kara un değirmeni denen un yapan değirmenler vardı. Bu değirmenler doğal olarak 12 ay suyu akan dere kenarlarında kurulmuş. Oldukça da meşakkatli işti.!..
Vezirköprü’de bu değirmenlerden Yürükçal’da Girlenli Sadık Ağanın, aynı yerde Elmacının, gene Bidene denen yerde Hacı Şükrü’lerin (falirakada denen) su ile çalışan, Havza yolunda Dündar dibinde Çelteklilerin, Narlı’da diğerleri gibi 12 ay çalışmasa da bir su değirmeni vardı.
Ayrıca Akçay’da Ayrancılara ve Türkmen Sadık’a ait birer, gene Kaplancık Suçatı mevkiinde Türkmen Sadık’a ait iki değirmen vardı.
Bu su değirmenleri 12 ay faal çalışır köylüler ekmeklik un ihtiyaçlarını bu değirmenlerde görürdü.
Vezirköprü’deki fırıncılar un ihtiyaçlarını Havza’daki Çonoğlu un fabrikasından karşılardı.!..
Daha sonraki yıllarda köylerde dinamo ile çalışan, köylülerin (ateş değirmeni dedikleri) elektrikli un değirmenleri geliştirildi.
Günümüzde modern un fabrikaları kuruldu. Geçmişte değirmen ağalarının yerini fabrikatörler aldı. Böylece su ile çalışan ağa değirmenleri tarihe karıştı.!..
Şimdi bu kadar uzun girişi niye yaptım(?). Hem tarihi gençlere anlatmak, hem de su değirmenleri zamanında herkesin hakkını nasıl aldığını anlatan gerçek bir fıkrayı anlatmak istedim.
20 kiloluk zeytinyağı tenekelerine köylerde ölçek denirdi. Köylü Mehmet ağa beş ölçek buğdayı eşeğe yüklemiş, genç oğluna teslim ederek değirmene un yaptırmaya gönderirken tembihlemiş,
-Oğlum sakın değirmen bekçilerine buğday çaldırma, beş ölçek buğday için beş susak hak alırlar, sakın fazla almasınlar, iyi takip et der.
Değirmende delikanlının sırası gelir, buğdayını değirmenin musluğuna koyar değirmen bekçisi, peşinden de beş susak hakkını alır.(!..) Bir süre sonra değirmenin ikinci bekçisi gelir beş susakta o alır.!..
Un öğütmesi tamamlanır, delikanlı unu eşeğine yükler, eve döner, babası sorar, oğlum iyi takip ettin mi(?), buğdayımızdan çalmadılar değil mi?..
Delikanlı, babacığım çaldırmadım, ayrıca ben onlara beş susak kazık attım.!..
Babası, nasıl yaptın oğlum o işi?..
Genç; Babacığım, değirmen nöbetçisinin biri beş susak hakkını aldı. Biraz sonra ikinci bekçi geldi oda beş susak hakkını aldı. Ağanın (değirmenin sahibi) hakkını unuttular. Bende söylemedim.!..
Mehmet ağa anlar, buğdaydan beş susak çalınmış(!), çalınmış çalınmasına ama yapacak bir şey yok.!..
Şimdi fıkramsı bu gerçek hikayeyi niye anlattım?..
Vezirköprü hiçbir zaman hak ettiğini alamadı.
Ne diyelim(?) yazık bu memleketin haline…
Not: İhsan Cömert’in rahatsızlığı nedeniyle 2016 yılında Gazetemizde yayımlanan bir yazısını okuyucularımızla paylaştık.