Geçirdiğimiz Ramazan Bayramı sorasında hemen canınızı sıkmak istemem.
Bu yüzden birkaç fıkra ile bu haftaki yazımı tamamlayacağım.
-Adam kasa soyup, para çalmaktan yargılanıyormuş. Yargıç sanığa sormuş;
-Bilal, anlat bakalım, dükkana nasıl girdin? Kasayı nasıl açtın?…
Hırsız yargıca;
-Hakim Bey, siz beni yargılıyor musunuz yoksa hırsızlık öğrenmek mi istiyorsunuz?…” Deyince; ortalığı bir kahkaha basar.!
Birkaç Bektaşi fıkrası daha:
Bektaşi’nin beyaz gömleği iyice kirlenmiş… Dostlarından biri, bire kardeşim şu gömleğini yıkasana. Bektaşi: Yine kirlenir, demiş, dostu; gene yıkarsın; Bektaşi; gene kirlenir.! Dostu; gene yıkarsın; deyince; Bektaşi; dayanamamış:
-Ha kardeşim bu dünyaya gömlek yıkamaya mı geldik!? Demiş.
-Bektaşi babası şehrin valisiyle görüşmek istemiş. Sokmamışlar. “Valinin akrabasıyım ve ondan büyüğüm” deyince içeri almışlar. Gidip baş köşeye kurulmuş, vali sormuş:
-Seninle nerden akraba oluyoruz?
-Evet ikimizde Hz. Adem’in evladıyız!
-Peki benden nasıl büyüksün?
-Şimdi sen nesin?
-Valiyim!
-Sonra ne olabilirsin?
-Vekil!
-Daha sonra?
-Belki Başvekil!
-Ondan sonra?
-Ondan sonra hiiiçç!
Bektaşi gülerek yanıtlamış: Gördün mü ya, vali hazretleri, ben daha şimdiden “hiiiçim!…
-Sonradan görme biri, sırtına giydiği çok değerli bir kürkle dururmuş. Bektaşi babalarından biri dayanamayarak adama şöyle demiş:
-Sırtındaki kürkle kurulup durma… O, onca zamandır içinde taşıdığı sahibini bile hayvanlıktan kurtaramadı!
Orta yaşlı adam cezaevine düşmüş. Bir süre sonra cezaevinde hastalanınca hastaneye göndermişler. Hastanede damar sertliğinden adamın ayak parmaklarını kesip tedavisi tamamlanınca cezaevine geri göndermişler.
Bir süre sonra adamın ayaklarının yarası yeniden nüksedince, adamı tekrar hastaneye göndermişler. Bu kez de bacaklarının dizden altını kesmişler. Bir süre hastanede tedavi olunca tekrar hastaneye göndermişler.
Adam, bir süre sonra tekrar hastalanmış bu kez hastanede kalçalarından kesip cezaevine geri gönderilince; Baş Gardiyan (İnfaz Koruma Memuru) cezaevi müdürüne çıkmış.
-Müdür Bey; bu adamı bir daha hastaneye göndermeyelim. Der.
Neden? Demiş müdür.
-Efendim, bu adamı parça – parça cezaevinden kaçırıyorlar. Demiş Baş Gardiyan.
Yanlışa karşı bir fıkra:
Adam kalabalığın ortasına oturmuş basıyormuş palavrayı:
-Hz. Yusuf oğlu Hasan’ı Allah için Kurban edecekti, tam o sırada gökten kurban için bir keçi indi!
Dinleyen biri dayanamayıp müdahale etmiş,
-Sus be adam hep yanlış anlatıyorsun!
Adam;
-Neresi yanlış?
Müdahale eden
-Neresini düzelteyim be kardeşim;
-Bi kere oğlunu kurban etmek isteyen Hz. Yusuf değil, Hz. İbrahim. Oğlunun adı Hasan değil, İsmail. Gökten kurban olarak inen keçi değil. Koç’tur.
Bir de Ömer Hayyam’ın dörtlüğü:
Can bu tende kaldıkça coşup eğlenin.
Kınayan çıkarsa sakalına edeyim.
Benimle uğraşacağına şerefsizler
Önce kendileri adam olsun, göreyim…
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları
06 Kasım 2024 Köşe Yazıları
02 Kasım 2024 Köşe Yazıları