logo

ELEŞTİRİLER BİLİNÇLİ YAPILMALI


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

Her zaman söyler ve yazarız küçük yerlerde yani yerel gazetecilikte, gazetecilik yapmak oldukça zor iştir
Kamuda ya da halkın içinde yaşanan bir yanlışı yazarsınız, muhatapla karşılaşınca karşına dikilir. “Abi, bu kadar yanlışın içinde sadece beni mi gördün?” diye sitem alır üzülürsün.
Zaman zaman okurlar sitemli eleştiri yapar. “Şunu niye yazmıyorsunuz, bunu niye yazmıyorsunuz (?), taraf mı tutuyorsunuz ?” sitem ederler.
Halk sanır ki, her şey yazılıyor, yazdığın yazının bir sorumluluğu olduğunu okur hesap etmez. Kalemi eline alınca her aklına geleni yazabileceğini sanırlar.
Halbuki yazdığın her cümlenin hesabını verebileceğini düşünerek yazmak zorundasın !…
Yapacağın eleştirinin muhatabı kim (?), kullandığın cümlede suç var mı?…
Hele de son yıllarda durum öyle karmaşıklaştı ki, neyin sorumlusu kim (?) Bütünşehir Yasası ile her şey arap çorbasına döndü.
Mesela sıralayalım;

Tarım İlçe binasının yapılması kimin sorumluluğunda?

Hangi caddenin, sokağın sorumluluğu kimde?

Kunduz Gençlik Eğitim Kamp Merkezi’nin acı halinin sorumluluğu kimde?

Havza-Vezirköprü-Durağan yolunun sorumluluğu kimde?

Bir türlü yol alınamayan sanayi sitelerinin sorumluluğu kime ait?

Bildiğimiz bir şey var, yukarıda sıralayabildiğimiz veya sıralayamadığımız daha birçok konudan sadece kaymakamın sorumlu olmadığını biliyoruz.
Peki kim sorumlu?

İlçe Belediyesi mi?…

Büyükşehir (Bütünşehir) Belediyesi mi?…

Yoksa iktidar partisiyiz diye mangalda kül bırakmayan, Kaymakamın veya Valinin yapması gereken açıklamayı, bunların yerine yapan parti yerel yöneticileri mi?…
Kim, nereden sorumlu? Bilsek, ona göre eleştirilerimizi doğru adrese yaparız…

GEÇMİŞ OLSUN

Ben 70’li yıllarda saathanenin yanında arzuhalcilik yaparken Dr. Arif Fazıl EDİS, lise talebesiydi. Sık sık yanıma uğrar sohbet ederdik.
Arif Fazıl EDİS, doktor oldu. Elazığ SSK hastanesinde uzun süre başhekimlik yaptı. Şu anda ağır bir covid geçiriyor inşallah sağlığına kavuşur. Geçmiş olsun.

Share
329 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

7+10 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Çocuklara şaka yapmak, şakalaşmak veya mizah kullanmak

    23 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Eğlendirmek, güldürmek için söylenen söze veya yapılan davranışa şaka denir. Mizah ise sözü şakayla birlikte düşündürücü şekilde söylemektir. Hayatımızda mizaha, şakaya ihtiyacımız vardır. Çünkü eğlenmek ihtiyaçtır. Mizah hayatın zorlu taraflarında duyguları abartmaya imkan vererek rahatlamayı, konunun başka taraflarına bakabilmeyi, psikolojik olarak sağlam kalabilmeyi sağlar. Çocuk öğrenerek büyür. Öğrenmek ise sürekli bir davranış değişikliği ve yenilik getirir, bu gerçekten zordur. Sürekli öğrenen çocuk için ise duygu dengesinin sağlanmasınd...
  • Yol Medeniyettir…

    20 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    İlçemizin çevre ilçelere yol bağlantıları tamamlansa; Vezirköprü Karma OSB'nin yatırımcı bulmasının kolaylaşması, ilçenin yol ağının artmasıyla artmaz mı? Yapılan bu kadar yatırımın değeri daha fazla artmaz mı? Geçtiğimiz hafta değindiğim “Vezirköprü'ye Müze yakışır” yazısı için birçok olumlu tepkiden anladığım kadarıyla İlçemizde bir müze kurulması için çalışılması gerektiğini düşünen sadece ben değilim. Bazı dönemlerin kendine has zorunlulukları, yapılan diğer işlerin sizi zorlayarak yaptırdığı başka işler olur. Oymaağaç kazısı başta olm...
  • Bedensel Okuryazarlık

    17 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Okuryazar olmak okuma ve yazma anlamının ötesinde bir konuyla ilgili farkındalık kazanmak anlamında kullanılır. Çeşitli alanların okuryazarlığı olabilir. Örneğin sosyal medya okuryazarlığı, finansal okuryazarlık gibi. Bu yazıda “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” sözünü referans alarak psikolojinin de beyindeki bilişsel duyuşsal ve duygusal faktörlerle ilgilenmesinden yola çıkarak bedensel okuryazarlığı konuşacağız. Beden neye ihtiyaç duyduğuna dair sinyalleri sürekli olarak beyne gönderir. Acıkmak, susamak, açık hava ihtiyacı, birileriyle k...
  • Kaygı ve Anksiyete Kitabından Notlar

    09 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Kaygı hayatımızda vardır. Bazı kaygılar gerçek kaygılardır (örneğin çevremizde olumsuz olaylar olduğunda güvenliğimizden korkmak) bazı kaygılar çocuklukta veya çevreden öğrenilmiş gerçek olmayan kaygılardır. (örneğin ayna kırılması kötü habere yorumlanır). Bazı kaygılar her insanda olan (kolektif bilinçdışı) öğrenilmemiş kaygılardır, atalarımız da bu kaygıları yaşamışlardır. (Örneğin karanlıktan korkma, yılandan korkma gibi) Kimimiz kaygıyı sakinleştirir, kimimiz görmezden gelir kimimiz de kaygıyı daha çok besler. Kaygıyı beslerken sezgilerimi...