İlişkilerin çoğu insanlar birbirini artık sevmedikleri için değil, birbirlerine uyum sağlamakta zorlandıklarından bitiyor. Çünkü bir ilişkiyi sürdürmek demek, ilişkiyi öncelik almayı gerektiriyor. Bunun yanında hayatın diğer alanlarını da (aile, çalışmak, arkadaşlık ilişkileri vs) gözetmeyi içeriyor. Böyle olmadığı durumlarda çiftler birbirlerinden ya uzaklaşmaya başlıyorlar ya da birbirlerinden sıkılıyorlar. Haliyle ilişkiyi sürdürmek de zorlaşıyor.
Çiftler birbirlerine ilk tanıştıkları zamandaki hisleriyle kalmıyor. Çoğunlukla ilk zamanlardaki heyecan yerini güvene, birbirlerini daha çok tanımaya hatta birlikte sorun çözmeye başlama şekline dönüşüyor. İnsanlar çoğunlukla ilk tanıştıkları heyecanın özlemini duysa da bu heyecan ayakların yerden kesildiği, davranışların tam kestirilemediği belirsiz bir süreç. Çiftler ilk tanıştıkları zamana geri dönmeyi çok istiyorlarsa şu anki oldukları durumda kafalarında soru işareti oluşturan veya onları zorlayan durumların olabileceğini hatırlayabilirler.
Çiftler birbirini tanıdı veya görücü usulü birbirleriyle tanıştılar ve evlendiklerinde de evliliği sürdürmek yine çiftlerin değişen durumlara ve aynı evde yaşamak için çaba göstermeleri demek. Çiftler birbirleri için ne kadar ideal çift olursa olsunlar birbirlerine uymayan görüşler, farklı yaşam tarzları olabiliyor. Bu farklılıkları kabul etmek, değişimi mümkün olanlar için çiftlerin istekli olması ve değişim için bir müddet beklemek de sabır gerektiriyor.
İlişkilerde bazı değişen durumlar olduğu gibi; kabul gerektiren, değişmeyen özellikler de mevcut. Bunlardan en önemlisi kadın ve erkeğin farklı cinsiyet özelliklerine sahip olduğu gerçeği. Bunu kabul etmek, ilişkinin bir arkadaş ilişkisinden farklı olduğunu anladığımız kısım aslında. Kadın ya da erkek olalım ilişkide olduğumuz kişinin bizden biyolojik olarak, yetiştirilme tarzı olarak farklı olduğunu bilmek bile kendimize ve ilişkiye dair algılarımızı kolaylaştırıyor.
Değişmeyecek şeyler arasında çiftlerin aile yapıları da var. Çiftlerin birbirlerinin aile yapılarını anlamaları, bazı benzer ve farklılıkların olduğunu kabul etmeleri de, taraf tutmak yerine ilişkiye odaklanmalarını sağlıyor.
Hayatın önemli değişikliklerinde ilişkiler de değişebiliyor. Mesela çiftler, birlikte başka bir şehirde yaşamaya başladığında, çocukları olduğunda, iş yaşamına ayırmaları gereken süre arttığında ilişkiler de bu değişikliklerden etkileniyor. Bazen yaşamdaki zorlukların ve değişimlerin ilişkileri etkilediğini bazen de ilişkilerin hayatın diğer alanlarını etkilediği bir gerçek. Böyle durumlar olduğunda çiftlerin gerçekten bu durum üzerine konuşmaları, ilişkilerindeki sorunları iyileştirmeye yönelik çabaların olmaları ilişki dinamiklerini olumlu etkiliyor.
Son olarak; kendimize ne kadar özenli davranırsak, ilişkimize de bunu yansıtabiliriz. Kendimize gösterdiğimiz özen kişisel bakımın yanında, bizim için önemli olan değerlerle yaşamak, hayattan keyif almak gibi. Ancak sağlıklı insanlarla sağlıklı ilişkiler yaşabildiğimizi hatırlayalım. Sürekli gözünüz dışarıdaysa, sürekli sosyal medyadaysanız, hayattan keyif almıyorsanız… İlişkinizi, çevrenizi suçlamadan önce kendinizdeki durumlara bakmanız önemli olacaktır.
Çiftler (ister evli olsun ister bekar) ilişkilerinde sorun yaşamaya başlayıp birlikte çözemediklerinde; birbirlerini kötülemeye, üçüncü dördüncü şahısları olaya dahil etmeye, birbirlerini yıpratmaya başlamak yerine ne olduğunu anlamak için destek alabilirler. Kendinize ve ilişkinize şans verin.
İlişkilerinde sorunların üstünü kapatmayan ve çözmek için çaba gösteren çiftlerin beraberlikleri daha uzun sürüyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
19 Şubat 2025 Köşe Yazıları
15 Şubat 2025 Köşe Yazıları
12 Şubat 2025 Köşe Yazıları
08 Şubat 2025 Köşe Yazıları