Sel kader mi?
Modern yönetim anlayışında, iyi ekip kurarak bu ekibin uyumlu çalışmasını sağlamanın yanı sıra; sorunları olduktan sonra değil de, olmadan önce öngörerek çözüm üretmeye çalışmak yer alıyor.
Vezirköprü’de iki kez üst üste yaşanan sel nedeniyle bazı sıkıntılar yaşandı.
Ancak anlaşılan o ki, özellikle Havza-Vezirköprü yolunun ve ikinci yağmurda hastane yolunun da kapanması ile ana yol kenarındaki işyerlerinin sular altında kalması geçen haftanın gündemi oldu.
Vezirköprü’de gerek Büyükşehir Belediyesi’nin, gerek Karayollarının gerekse Vezirköprü Belediyesi’nin yaptıkları altyapıların aslında ilçenin ihtiyaçlarına çok cevap verdiğini söylemek zor.
Bunun en önemli göstergesi, özellikle bahar aylarında artan yağmur miktarından sonra yaşananlar oluyor.
Hemen her bahar ayında biraz fazlaca yağan yağmurdan sonra Vezirköprü’nün bazı bölgelerinde taşkınlar meydana geliyor. Bazen az, bazen çok ama mutlaka oluyor.
Bu yaşananlardan sonra yapılan açıklama ise neredeyse standart, “son yıların en büyük yağışını gördük.”
Modern yönetim anlayışında, iyi ekip kurarak bu ekibin uyumlu çalışmasını sağlamanın yanı sıra; sorunları olduktan sonra değil de, olmadan önce öngörerek çözüm üretmeye çalışmak yer alıyor.
Bunları yapabilenler en iyi yöneticiler oluyorlar. (Tabi yapılan çalışmalarda modern yaklaşımlar ve fark yaratmak gibi etkenleri göz ardı etmiyoruz)
Ancak siyasette en iyi yönetici aranmıyor. Aslında, işin doğası bu.
Çünkü mesela, Vezirköprü-Havza yolunun yanından geçen su boruları dereye kadar bu yağışı kaldıracak büyüklükte yapılmış olsaydı daha fazla yağmur yağsa bile bir sıkıntı yaşanmasaydı yapılan bu iş kimsenin gözüne görünmeyecek, sadece alelade bir yağmur yağıp geçmiş olacaktı.
Oysa felaket zamanlarından sonra yapılanlar, özellikle yardımlar, vatandaşların gözüne sokularak işin başındakilerin ne kadar çalışan ve iyi niyetli olduklarını göstermek için büyük fırsatlar yaratırlar.
Bu siyasetin beslenmesi için en iyi besin kaynağıdır diyebiliriz.
Kötü olaylardan sonra, zaten yaşananlar bir sonraki gündem haberden sonra unutulur, ya da insanlar aynı konuları konuşmaktan sıkılırlar. Geriye sadece bu olaylardan direkt etkilenenler için siyasetçilerden aldıkları yardımlar kalır geriye. Bu da zamanı geldiğinde oy olarak geri döner.
Bu siyasetin uzun zamandır yaşanış biçimi oldu. Böyle yaşandığı için de bir kısır döngüden kurtulamayan hale gelindi.
Sel veya diğer felaketler dünyanın içinde var olan etkenlerden. Bazen bu felaketleri durdurmak ya da önüne geçmek imkansızdır.
Ama insanoğlunun dünyayla olan mücadelesini geldiği noktada özellikle yaşadıklarımızı düşünürsek elimizden gelmeyenler değil, elimizden geldiği halde yapılmayanları görüyoruz.
Öğrendiğimize göre, ana yol kenarında bir düzeltme çalışması yapılıyormuş mesela. Demek ki, elimizden gelenler var.
O zaman soru şu; neden zamanında başımıza iş gelmeden yapmıyoruz?