Son Dakika
Öfke duygusu hepimizin içinde var olan ve öfkeyi oluşturan bir durum olduğunda bize bir süre eşlik eden bir duygudur. Öfkelendiğimizde; hoşa gitmeyen, tehdit olarak gördüğümüz bir durum vardır. Öfke işlevsel bir duygudur ama sağlıklı yaşanmadığında kendimize ve diğerlerine zarar verebilir. Öfkeyi sağlıklı yaşamak derken; öfkelenmemeye çalışmaktan, susmaktan, hiçbir şey olmamış gibi yapmaktan bahsetmiyoruz. Öncelikle bizi yoğun öfke haline getiren durumları, bedenimizdeki farklılıkları değerlendirerek başlamak önemli olacaktır çünkü 10 üzerinden 9 öfke sahibi olan birisi 10 üzerinden 5 öfkeye sahip olan birine göre daha zor sakinleşecektir. Yani öfkeyi en şiddetli haline gelmeden durdurmak önemlidir. Öfke bir enerji oluşturduğundan dışa yansıtımı farklı farklı olabilir. Ses tonumuzun yükselmesi normal olsa da bağırmak, güç kullanmak, eşyalara zarar vermek bu enerjiyi atmanın sağlıksız yollarıyken; nefes egzersizi, yürüyüş, ortam değiştirme, güvendiğimi kişilerle konuşma gibi çözümler hem öfkeyi azaltmada hem de öfkenin sağlıklı yansıtılmasında en etkili yollardır. (Lütfen nefes egzersizi gibi çalışmaların etkisini hafife almayın, gün içinde mutlaka kullanın!)
Yine diğer duygular gibi öfkeyi de en olduğu haliyle yaşayabileceğimiz yer evimiz, ailemizdir. Yetişkin olduğumuzda diğer insanların duygularına eşlik ederiz ama çocuk halimizle ebeveynlerimizin duygu durumlarından kendimizi sorumlu tutarız. Ebeveyn çocuğa öfkesini sağlıksız yansıttığında (bağırmak, suçlamak, çok sert bir dille uyarmak) çocukta olan durum; korku, utanç hatta kaygı olabilir. Çocuk, çocuk olma halini yaşamak yerine anne ya da babası öfkelenmesin diye davranışlarını düzenlemeye başlayabilir. Bunda ne var, hem ailenin işi kolaylaşır gibi düşünürseniz; bu durum çocuk için bir sorun durumudur ve çocuklukta baskıladığı bu sorunlar hayatının diğer dönemlerinde çok yüksek ihtimalle daha zor problemler olarak karşısına çıkar. Bazı çocuklar öfkeyle karşılaşmamak için kendini gizleyip varla yok arası bir birey haline gelebilirler. Çocuk olmanın doğallığı yerini, çocuğun kendini korumaya çalışmasına bırakabilir. Bazı çocuklar daha kolay baş etmek için öfkeyi yüceltebilirler. Bu durum çocuğu bir zorba haline getirebilir. Böylece aile, çocuğa sağlıksız bir ortam sunmuş olur Halbuki evimizin, özellikle bir çocuk için, dünyadaki en güvenli kurum olması beklenir.
Öfkesini kontrol edemeyen anne ya da baba, öfke duygusu geçtikten sonra o yoğun duygu durumunda olanlardan genellikle pişman olur. Eğer o yoğun duyguya çocuğu maruz bırakmışsa bu sefer de telafi etme çalışmaları başlar. Genelde babalar, “Ben babayım arada kızarım ama her şey sizin için, canım evladım.” dediğinde çocuk, babam aslında iyi bir baba, ben onu sinirlendirmemeye çalışayım diyerek kendi davranışlarını dikkatli hale getirir. Gelin görün ki birinin yoğun öfkesiyle karşılaştığımızda tekrar buraya çıkabilmesi mümkün gözüyle bakılır ve sürekli dikkat etmemiz gereken bir durum oluşur. Orada kendi olduğumuz halimizde olmak zordur.
Tüm bu psikolojik yıkımlarına rağmen öfkenin sağlıksız yaşanması dizi ve filmlerde maalesef ki yüceltiliyor. Üstelik öfkesiyle korku salmaya çalışıp saygınlık oluşturmak isteyen kişilerle de karşılaşabiliyoruz. Halbuki saygıyı korktuğumuz için değil örnek aldığımız için hayranlık duyduğumuz için gösteririz.
Çocukluğumuzdaki öfkeli ebeveynle yaşamış olmanın getirdiği zorlukları çalışmazsak kendimizi sürekli birinin duygusundan sorumlu halde bulabiliriz. Bu kişiler eşimiz olabilir, arkadaşlarımız olabilir, patronumuz, amirimiz olabilir. Hepimiz önce kendi duygu durumumuzdan sorumluyuz. Yetişkinler bunu yapar. O yüzden de ebeveynlerimizin iyi bir yetişkin olması önemlidir.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
11 Ocak 2025 Köşe Yazıları
08 Ocak 2025 Köşe Yazıları
01 Ocak 2025 Köşe Yazıları
28 Aralık 2024 Köşe Yazıları