logo

22 Ağustos 2024

İletişim Engelleri


Duygu Ceylan
duygu.ceylan.pd@gmail.com
Herhangi bir engellenmeyle karşılaştığımızda amacımıza ulaşamamış ve kendimizde olanı yansıtamamış oluruz. İletişim engelleri de iletişimin tek yönlü olmasına, kendimizi yeterince ifade edememeye, karşı tarafı dinlememeye neden olur.
İletişim hangi mesleği yapıyor olursak olalım, istersek de sosyal çevremizi çok kısıtlı tutalım, hayatımızın her yerinde başvurduğumuz olmazsa olmaz bir alandır. Bu alanda minimum gerekli olanları öğrenmek durumundayız.
1) “En önemlisi dinlemek” İlk akla gelen, kolay olan gibi görünen olsa da iyi bir dinleme kendi düşüncemizi en sona saklamayı, söylenilenleri kendi varsayımlarımızla tamamlamak yerine soru sormayı “sonra ne oldu” demeyi gerektirir.
2) “Kendimizi ifade ederken kendi duygu düşüncelerimizi katarak söylemek” özellikle tartışma anlarında sen şunu yaptın böyle davrandın demek yerine, ben bu durumda şöyle düşündüm, canım sıkıldı gibi ifadeler (ne hissediyorsak) iletişimi daha kolaylaştıracaktır.
3) Birini etiketleyecek bir şekilde konuşmak yine en önemli iletişim engellerindendir. Örneğin; çocuğunun dersleri başarısız gelmiş birçok aile, çocuğu ile ilgili konuşurken dersler konusunda tembellik yapıyor diyebilir. Başka bir örnek ise bizim çocuk uyumsuz, arkadaşlarıyla oynamıyor.” olur. Bu gibi cümleleri ailesinden duyan bir çocuk, kendi zihninde bu durumu içselleştirecek ve öyle davranacaktır. Bunun yerine aileler çocuğun özsaygısını geliştirecek ifadeler kullanabilirler. Örneğin tembel yerine dersler yeterince ilgisini çekmiyor, uyumsuz yerine girdiği ortamların kuralını hemen benimsemiyor denilebilir. Bu şekilde söylemek çocuğun problemini çözmez ama çocuğa tembel demek de inanın çocuğun bu konuda yaşadığı zorluğu kolaylaştırmıyor.
4) Bir diğer en önemli konulardan biri de, karşımızdaki biri bize bir durumu anlatırken onun duygusunu almamız tıpkı onun gibi hissetmemiz gerektiği düşüncesidir. Mesela bize bir üzüntüsünü anlatan birisini dinlerken tabiîki sevinmeyelim ama onun yaşadığı duyguyu kopyalamak, onu anlamayı zorlaştırıp bizi onu korumaya yöneltebilir. Koruyucu davranış sergileyen ailelerde, çocuklar sırf aileleri üzülmesin diye olumsuz duyguları daha az yansıtıyorlar. Bunu lütfen hatırlayalım.
Toplumda genel olarak görülen iletişim engelleriyle devam edelim: Gereksiz güven vermek (sen yaparsın gibi cümleler), ad takmak (sulu göz anlat ne oldu), yargılamak, eleştirmek, suçlamak (sana hiç yakıştırmadım), öğüt nasihat vermek (böyle yapsaydın daha iyi olurdu), gözdağı vermek (bunları yapmaya devam edersen senle işimiz var), kıyaslamak (ağlayarak anlatma bak kardeşin ne güzel anlatıyor) ya da çıkarımda bulunmak (sen kesin şöyle davranmışsındır) iletişimi zorlaştıran durumlardır.
İletişim engelleriyle çok fazla karşılaşırsak kendimizi olumsuz duygularda buluruz. Anlaşılmayan olmak, dinlenilmemiş olmak bizi toplumdan uzaklaştırıp yabancılaştırır. Dolayısıyla kendimizi kısıtlanmış buluruz. Sağlıklı iletişim mümkün. Sevgiler.

Share
343 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

9+9 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Yol Medeniyettir…

    20 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    İlçemizin çevre ilçelere yol bağlantıları tamamlansa; Vezirköprü Karma OSB'nin yatırımcı bulmasının kolaylaşması, ilçenin yol ağının artmasıyla artmaz mı? Yapılan bu kadar yatırımın değeri daha fazla artmaz mı? Geçtiğimiz hafta değindiğim “Vezirköprü'ye Müze yakışır” yazısı için birçok olumlu tepkiden anladığım kadarıyla İlçemizde bir müze kurulması için çalışılması gerektiğini düşünen sadece ben değilim. Bazı dönemlerin kendine has zorunlulukları, yapılan diğer işlerin sizi zorlayarak yaptırdığı başka işler olur. Oymaağaç kazısı başta olm...
  • Bedensel Okuryazarlık

    17 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Okuryazar olmak okuma ve yazma anlamının ötesinde bir konuyla ilgili farkındalık kazanmak anlamında kullanılır. Çeşitli alanların okuryazarlığı olabilir. Örneğin sosyal medya okuryazarlığı, finansal okuryazarlık gibi. Bu yazıda “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” sözünü referans alarak psikolojinin de beyindeki bilişsel duyuşsal ve duygusal faktörlerle ilgilenmesinden yola çıkarak bedensel okuryazarlığı konuşacağız. Beden neye ihtiyaç duyduğuna dair sinyalleri sürekli olarak beyne gönderir. Acıkmak, susamak, açık hava ihtiyacı, birileriyle k...
  • Kaygı ve Anksiyete Kitabından Notlar

    09 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Kaygı hayatımızda vardır. Bazı kaygılar gerçek kaygılardır (örneğin çevremizde olumsuz olaylar olduğunda güvenliğimizden korkmak) bazı kaygılar çocuklukta veya çevreden öğrenilmiş gerçek olmayan kaygılardır. (örneğin ayna kırılması kötü habere yorumlanır). Bazı kaygılar her insanda olan (kolektif bilinçdışı) öğrenilmemiş kaygılardır, atalarımız da bu kaygıları yaşamışlardır. (Örneğin karanlıktan korkma, yılandan korkma gibi) Kimimiz kaygıyı sakinleştirir, kimimiz görmezden gelir kimimiz de kaygıyı daha çok besler. Kaygıyı beslerken sezgilerimi...
  • Bu İlçeye bir MÜZE yakışır

    06 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Vezirköprü'de eski bir Vezirköprü evinin restorasyonu yapılarak bir müze oluşturulması sağlansa, ilçenin turizmine oldukça büyük katkısı olmaz mı? Vezirköprü'de Oymaağaç Kazılarının ilk başladığı günlerde bile buradan çıkan materyallerin Samsun Müzesi'nde değil, Vezirköprü'de oluşturulabilecek bir MÜZE'de sergilenmesi gerektiğini söylemiştim. O dönemde Belediye'nin Ganioğlu'ndaki Zabıta yapılan bina henüz inşaat halindeydi. Vezirköprü'nün Taş Medrese'sinin kütüphane olarak kullanılmasının değil, bir arkeoloji müzesi olarak kullanılmasının d...