Son Dakika
Çocukluktan yetişkinliğe geçişte önemli basamaklardan biri de gençlik dönemidir. Bu dönemin gelişim görevi ise kimlik karmaşası yaşamak ve bireyin sahiplendiği kimliği kazanmasıdır.
Kimlik karmaşası yaşanan dönemde birey ne bir çocuktur ne de tam olarak bir yetişkin. Gençlik döneminin bizi yetişkinliğe hazırlayan sürecinde “Ben nasıl biri olmak istiyorum, kimim, olduğum halimden memnun muyum ?”sorularıyla sıklıkla karşılaşabiliriz. Şöyle diyebilirsiniz, ben de o dönemlerden geçtim hiç öyle şeyler söylemedim. Şunları söylemiş olabilir misiniz:
-Ben annem veya babam gibi olmak istemiyorum ya da tıpkı annem/babam gibi olmak istiyorum. (Veya hayran olunan bir kişi). Ben ilerde şöyle bir yetişkin olmak istiyorum, gibi..
Bu sorular masum gibi durabilir ama genç için bir bunalım, arayış, kararsızlık oluşturabilir. Hatta gençlik döneminin en önemli özelliklerinden biri olan gencin akranlarıyla fazla zaman geçirme durumu aynı sorundan muzdarip olduklarından kendi aralarında kurdukları iletişim ağını dayanışma grubuna çevirebilir.
Bu dönemde genç kendisine rol model alabileceği kimlikler arar. Bulduğu kimlikle özdeşim kurar onu bildiğiniz taklit edebilir. Hoşuna giden, ilgi duyduğu kimliği kendisinde nasıl duruyor görmek ister. Genellikle o dönemde popüler olan, farklı veya ilgi çekici gözükene yönelebilir. Hayranlık duygusu yoğundur. Bu duygu karşı cinse yönelik de olabilir.
Genellikle bu dönemde aileler çocuklarındaki bu değişime şaşırıp kalırlar. Çocukluk döneminin sakinliği yerini gençlik döneminin çalkantılı haline bırakmış olabilir. Arkadaşlarıyla daha çok zaman geçirmeye başlamış olan birey telefonda daha çok vakit harcayabilir, ailenin görüşlerini daha çok sorgular hale gelebilir.
Bu noktada aileyle çocuğun iletişimini nasıl daha ılımlı tutabileceğimize bakabiliriz: Şimdiden söylemeliyim ki sorumluluğun büyük kısmı ailededir. Bireyin bebeklik ve çocukluk dönemi gelişim ihtiyaçları karşılanmışsa bu dönem daha sağlıklı atlatılacaktır.
Öncelikle aileler çocuklarının yetişkin olma sürecinde bu dönemin normal olduğunu, bir süreç olduğunu ve atlatılacağını kendilerine hatırlatabilirler. Ailelerin çocuğun büyüdüğünü kabul etmesi de bazen zor olabiliyor çünkü.
Çocuğun taklit ettiği kimliklere karşı; iyice özenti oldun, böyle şeyler sana hiç yakışıyor mu gibi ağır eleştirilerde bulunursanız sizle arasına mesafe koyar. Kendini sorgular ve o da taklit ettiğini bilir aslında. Durum onunla ilgili olmaktan çok gelişim dönemiyle ilgilidir. Ama birey bunu genellikle bilmez ve tıpkı ailesi gibi o da içten içe kendine yüklenebilir. Psikolojik zorlanmaların kendimize olumsuz eleştirilerle başladığını hatırlayalım. Bunlara hiç gerek yoktur. Zaten kendi de yakışıp yakışmadığına bir müddet sonra karar verecektir. Eleştirmeden görüşlerinizi belirtebilir gence alternatif sunabilirsiniz. Her ailenin kırmızı çizgileri vardır. Bunlara dikkat etmesini hatırlatabilirsiniz.
Aileye düşen en önemli sorumluluk, gencin başkalarından etkilenmeye oldukça açık olduğu bu dönemde genç için uygun rol modellerle buluşmasına imkan sağlamak olacaktır
Bu dönemin gelişim görevi budur. Kendi gelişim döneminde yapılmamış görevler diğer dönemleri de olumsuz etkiler. Gencin bu dönemin karmaşasını yaşamasına izin vermezseniz, iş hayatında, evliliğinde ben nasıl biriyim sorularının gündeme gelmesine neden olabilirsiniz.
BENZER HABERLER