Bu yıl yaz çok sıcak ve kurak geçti. Eylül ayının ortaları olmasına rağmen sıcaklar 30 derecelerin üzerinde seyrediyor. Kuraklıklar devam ediyor.
Bilimciler bu durumları küresel bozulma (küresel sıcaklıkların) artmasına bağlıyor.
Şüphesiz bilime inanıyoruz, bu konuda fazla bir şey söylememiz yanlış olur. Ancak;
Büyüklerimizden çok dinledik “Haziran sonlarında kar yağdı, ağaç yaprakları çürüdü, arpa biçiyorduk, desteler çürüdü” derlerdi.
Yine büyüklerimiz anlatırlardı. “Öyle sıcaklar oldu ki, aylarca ilkbahar dahil yağmurlar yağmadı. Kuraklık ve sıcaklıktan ekinlerimiz (Hububat) büyümedi biçilmediği için elimizle yolduk” derlerdi.
Gene büyüklerimiz anlatırdı. Bu hikayeleri çok dinledik.
Gene dinledik büyüklerimizden, Mesela;
– Uzun kurak ve sıcak geçen yaz aylarında derelerin suları kesildi, birçok su kaynakları kurudu, bazı köyler suyu bol olan köylere hayvanlarını sulamaya götürürler, içme suyunu da “Bocut” denen çam tahtasından yapılmış “güble” alırdık derlerdi.
– Bazı kış ayları çok dondurucu soğuk yaptığından Kızılırmak’ın üzeri donardı. İnsanlar üzerinden yürüyerek geçerlerdi.
– Gene aynı Kızılırmak uzun kurak ve sıcak geçen yaz aylarında o kadar azalırdı ki, insanlar paçalarını sıvar ıslanmadan karşıya geçerlerdi” sözlerini büyüklerimizden çok dinledik.
Tekrar söylüyorum.
Bilimcilerin tezlerine karşı bir yorum ileri sürme gücüne sahip değilim. Söylediklerimiz de bilimcilerin ortaya attığı tezleri çürütmek için asla değil,
Ancak; Büyüklerimizden dinlediğimiz anlatımlardan da şöyle sonuçlar çıkıyor.
Acaba doğa yüzyıllar arayla büyük mevsim değişikleri mi yaşıyor? Bilimciler acaba bu konuları araştırdı mı veya araştırıyor mu?..
Mesela bizim çocukluğumuzda özellikle hatırlıyorum. Yoğun kar sonucu; yoğun ve uzun süren soğuklar ev saçaklarından yere sarkan korkunç buzlar oluşurdu.
Şimdi o kadar ne kar, ne buzlar görülüyor.
Doğa ile ilgili bu kadar yorumlar yeter biraz da ülkemizde ve dünyada gelişen olaylar konusunda kısa bir şeyler yazmaya çalışalım.
ÜLKEMİZ VE DÜNYADA OLANLAR
İslam ülkelerinde ki halkın ve yöneticilerin akıllarını kullanmadıkları için Allah’ın ayetinde buyurduğu gibi “üzerine pislik yağmaya” devam ediyor.
İslam dünyasının bu yönetim tarzı ve yürüttükleri eğitim sistemi içinde akıllarını kullanma olanağına kavuşmaları pek te olanaklı görünmüyor.
İslam dünyası aklını kullanmadıkça, bilimsel eğitime geçmedikçe emperyalizme yem olmaktan kurtulma şansı yoktur.
Çok sordum gene soruyorum.
İslam ülkelerinden kaçış neden birbirlerine ya da en yakın islam ülkelerine olmaz da batı ülkelerine kaçarlar?..
Çünkü; Aklın yolu bir, yaşam uygar dünyada, özgürlük uygar dünyada, insana uygar dünyada değer veriliyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün getirdiği çağdaşlık, laik eğitim sisteminden Türkiye’yi koparmak isteyen, Arap ve Osmanlı sistemine hayranlık duyar gibi görünen yöneticilerimize ithaf etmek isterim.
Halkımızın uyanık olması ve oyuna gelmemesi lazım.
(Not: Anıl pazartesi üniversiteye başladı.)
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları
06 Kasım 2024 Köşe Yazıları
02 Kasım 2024 Köşe Yazıları