Son Dakika
Ailemizin bizi yetiştirirken nasıl olduklarını, başka insanların ebeveynliklerinde ya da kendimiz anne baba olduktan sonra fark etmeye başlarız. Yetiştirilme tarzlarımızda ya keşke şöyle yapsalardı, ya da keşke şunu daha az yapsaydı gibi değerlendirmelerimiz olur. Sonrasında ise acaba kendi anne babamız nasıl yetiştirilmiştir diye bakarız ve kendi ebeveynlerimizi de anlamaya çalışırız. Yetişkin olduğumuzda hayatımızda yolunda gitmeyen durumlar olduğunda tüm hayatımızı gözden geçiririz. Fark ederiz ki yaşadığımız sorunlar çocukluk yaşantımızdaki sorunlarla benzerdir. Uyumsuzluk, şüphecilik, terk edilmekten korkma, yaşama karşı güvensizlik gibi.
Çocuklukta karşılanmayan ihtiyaçlar büyürken farklı iyileştirici bağlarla karşılanabilirken bazen de çocukluktan gelen örüntüleri devam ettiririz. Bu örüntüler hayata genel bakışımızı sağlayan şemalardır.
Örneğin ailede görünmeyen bir çocuk olarak yetiştirildiyseniz ve görünmek için başarılı fedakar olmayı öğrendiyseniz kendinizi işe yaradığınız kadar değerli hissedersiniz. Arkadaş ilişkilerinizde veya evliliğinizde sürekli çabalayan taraf olma ihtimaliniz yüksek olabilir. Başka bir örnek olarak çocukken yetişkin gibi davranmak zorunda kalmışsanız çevrenizdekiler tarafından sorumluluk verilen koruyucu olarak görülen kişi olabilirsiniz.
Hayatta karşılaştığımız durumlar bize farklı beceriler kazandırabilir. Küçükken yetişkin gibi davranmak zorunda kalmak olumsuzdur ama biz başa çıkma becerileri geliştirmişizdir. Soru şudur: Çocuklukta zorunda olduğumuz durumlar şu an için bir zorunluluk mudur, seçim şansı olan yetişkin ne yapmak isterdi?
İnsanlar geçmiş deneyimlerinden öğrenir ama hayat değişkendir. Mesela küçükken başa çıkamadığımız durumlar yetişkin olduğumuzda da başa çıkamadığımız durumlar olmayacaktır. Çaresizlik temel inancını küçükken yaşamışsanız büyüdüğünüze de çaresizlik inancıyla devam etmeniz çokça mümkündür. Çaresiz olduğumuz durumlarda mutlaka vardır.
Çaresizlik inancına sahip kişilerse ne yaparsa yapsın durumların değişmeyeceğini, hayatın böyle gelmiş böyle gitmiş bir yer olduğunu söyler.
Çocukken karşılanmayan ihtiyaçların eksikliğini tamamlamak yetişkin olan bizin görevidir. Bunu hiçbir eş arkadaş iş karşılayamaz. (Tabi hayatımızda iyileştirici etkileri vardır) İhtiyaçlar karşılanmadığında öfkeli eleştirel, suçlayan kişi oluruz. Bu hayatımızı zorlaştırır. Çevremizdekilerin de hayatını zorlaştırır.
Terapi almakla ilgili konuşulduğunda çocukluğuma mı ineceğiz sorusu esprili bir şekilde söylenir. Bu yazıda da söylendiği gibi çocukluk yaşantıları kilit noktadır. Kabul etmemiz gereken ise o çocuğa ulaşmak için derine inmemiz gerekmiyor. Hemen yakında bir yerde. Kendisinin olduğu gibi kabul edildiğini bildiği ortamlarda duygularını rahatça gösterebiliyor. Bazen yetişkin olan kısmımız devreye giriyor. Bazen ebeveyn tarafımız. Bazen de çocuk. Hayattan keyif almamız için içimizdeki çocuğun söylediklerine kulak vermemiz önemli.
Özetleyecek olursak; hayatımızı, çocukluk yaşantımızı anlamlandırmak, neye ihtiyacımız olduğunu fark etmek ve duygu düzenlememizi sağlamak kendimize ebeveynlik yapmanın temelleridir. Kendimize ebeveynlik yapmak, kendimize sahip çıkmak yaşamımızı yönlendirmek anlamına gelir. Gerektiğinde yardım almayı düşünmek kişinin kendini koruma yollarından biridir.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
23 Kasım 2024 Köşe Yazıları
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
17 Kasım 2024 Köşe Yazıları
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları