Önce kendi hayatımız, sonra diğerleri…
İnsan ilişkileri sağlıklı olduğunda insanlar kendilerini güvende hissederler.
Güvende olmak, ait olmayı beraberinde getirir.
Bir yere ait hissediyorsak yaşamdan keyif alır ve üretken hale geliriz.
İnsana en iyi gelen özelliği üretiyor çalışıyor olmasıdır.
Diğerleriyle iyi ilişkiler önemli olsa da insan için amaç iyi ilişkiler kurmak değil kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve yaşam amacını bulmasıdır.
Bu amaca hizmet eden durumlardan birisi de insanlarla kurduğu güçlü ilişkilerdir.
Sürekli insanlara bakmak, onların yaşantılarını değerlendirmek, onların yaşantılarındaki olumlu olumsuz yönleri konuşmak aslında biraz da kendi yaşantımızdaki sorunlardan kaçmak anlamına gelebilir.
Diğer insanların yaşam tarzlarını konuştuğumuzda onlarla güçlü bir ilişki kurmuş olmuyoruz. Hayatımızda bir değişikliğe de neden olmuyoruz. Karşı tarafı da değiştiremiyoruz.
Konuşmak kendimizi ifade etmek bizlere iyi gelse bile bunu diğerleri üzerinden yapmak hem kendi vaktimizden çalmak hem de kendi hayatımızı es geçmek anlamına gelebilir.
Bize iyi gelen şeyler her zaman bize katkı sunmayabilir.
Yaş aldıkça insanlar daha temkinli olmaya başlıyorlar. Bu kesin bilgi ama sanki daha ortama uyum sağlamaya da başlıyorlar.
Bu durumun tehlikeli bir yönü var. İnsan istese de istemese de gelişen bir varlık.
Kendini geliştiremediğinde de tüketmeye başlıyor.
Çoğunlukla da başkalarını daha çok düşünerek eleştirerek gözlemleyerek kendi potansiyelimizi tüketmeye başlıyoruz.
Belli bir saatten sonra insanlar kendileri için bir şeyler istemeyi de bırakıyorlar. Yani hayal kurmayı.
Gün güzel geçsin her gün yapıyor olduğu şeyi yapsın dünden pek fark olmasın.
Zaman zaman buna ihtiyaç duyulabilir ama bir şeyler başarmış dünyaya veya kendine katkı sunmuş kişilerin de uyum sağlama düşüncesinden önce kendiyle ve kendi işiyle meşgul oldukları bir gerçek.
Tabi başkalarının hayatlarını inceleyen bir meslek uzmanı değilseniz.
Kısaca, şu an ki hayatımızın bizi memnun eden etmeyen kısımları olsa da hayatımızın başrolü biziz.
Bizim dünyamızda kimse bizden önce, bizden daha çok yer kaplamamalı. Bu bir bencillik de değil.
Kendimizi öncelik olarak aldığımızda diğer insanlardan beklentilerimiz de azalıyor.
Kendi hayatımız kontrol edebildiklerimiz ve kontrol edemediklerimizle çok ama çok değerli.
Kendi hayatında istediği konuma gelmiş kişi diğerlerine de destek sunabiliyor.