logo

ATATÜRKÇÜLER EMANETİ GERİ ALACAKTIR


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, “Benim en büyük eserim Cumhuriyet Halk Partisi’dir” diyerek bizlere emanet ettiği CHP’yi ne hale getirdiler.
Atatürk 9 Eylül 1923’de CHP’yi kurmuş, o günden itibaren kurumlaşan CHP devrimlere başlamıştır.
CHP; İlk olarak 29 Ekim 1923’de Cumhuriyeti kurmuş, Atatürk Cumhuriyet için “kimsesizlerin kimsesidir.” “Cumhuriyet fazilettir” demiştir.
CHP 1924’de halifeliği kaldırmış, 1928’de harf devrimini yaparak eğitimde birliği sağlamış, ülkede cehaleti yenmiş, halkın aydınlanmasını sağlamıştır.
CHP; 1934 yılında soyadı kanununu çıkarmış, daha sonra insandan sayılmayan kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanımıştır.
CHP; Halkçı politikalar uygulayarak Türkiye’nin kuş uçmaz kervan geçmez, kırsal bölgelerini fabrikalarla donatmış, ekilemeyen arazilerini ekilir hale getirerek çiftçilerimizi yoksulluktan kurtarmıştır.
Padişahın “kullarım” diye değerlendirdiği Türk halkını “kula kulluktan” kurtararak “Allah’ın kulu” olmayı öğretmiştir.
Cumhuriyet döneminde nelerin, hangi devrimlerin Atatürk’ün kurduğu CHP ve Cumhuriyet’in yaptıklarını tarihçilerimizden öğrenmeliyiz.
Ayrıca; Tarihçi Sinan MEYDAN’ın üç ciltlik “Akl-ı Kemal” adlı eserinin CHP örgütlerinde ders kitabı olarak okutulmalıdır.
Atatürk ilke ve devrimlerini, yine Atatürk’ün kurduğu CHP’yi ele geçirenlerce pazarlayarak ülkeye büyük zarar verecekler.
Abdüllatif ŞENER’i TV ekranlarından büyük dehşet içinde izliyorum.
Soruyorum; Abdüllatif’ler, Bekaroğlu’ları ne getirdi CHP’ye?
Davutoğlu, Babacan’lar ne getirdi CHP’ye?
CHP’nin altı okunu;
– Cumhuriyetçilik
– Milliyetçilik
– Halkçılık
– Devletçilik
– Laiklik
– Devrimcilik
ilkelerini Türk halkına anlattınız mı? Anlatamazsınız, bu ilkeleri halkın öğrenmesi sizi de korkutuyor!
Genel merkeze öbeklenmiş, sözde halkçılar, çok yüksekten baktığı için göremeyen sözde danışmanlar…
Hiç biriniz CHP’nin sahibi değilsiniz. Odacılarınızda dahil toptan Atatürk’ün partisini terk edin…

Share
1301 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

10+3 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Çocuklara şaka yapmak, şakalaşmak veya mizah kullanmak

    23 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Eğlendirmek, güldürmek için söylenen söze veya yapılan davranışa şaka denir. Mizah ise sözü şakayla birlikte düşündürücü şekilde söylemektir. Hayatımızda mizaha, şakaya ihtiyacımız vardır. Çünkü eğlenmek ihtiyaçtır. Mizah hayatın zorlu taraflarında duyguları abartmaya imkan vererek rahatlamayı, konunun başka taraflarına bakabilmeyi, psikolojik olarak sağlam kalabilmeyi sağlar. Çocuk öğrenerek büyür. Öğrenmek ise sürekli bir davranış değişikliği ve yenilik getirir, bu gerçekten zordur. Sürekli öğrenen çocuk için ise duygu dengesinin sağlanmasınd...
  • Yol Medeniyettir…

    20 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    İlçemizin çevre ilçelere yol bağlantıları tamamlansa; Vezirköprü Karma OSB'nin yatırımcı bulmasının kolaylaşması, ilçenin yol ağının artmasıyla artmaz mı? Yapılan bu kadar yatırımın değeri daha fazla artmaz mı? Geçtiğimiz hafta değindiğim “Vezirköprü'ye Müze yakışır” yazısı için birçok olumlu tepkiden anladığım kadarıyla İlçemizde bir müze kurulması için çalışılması gerektiğini düşünen sadece ben değilim. Bazı dönemlerin kendine has zorunlulukları, yapılan diğer işlerin sizi zorlayarak yaptırdığı başka işler olur. Oymaağaç kazısı başta olm...
  • Bedensel Okuryazarlık

    17 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Okuryazar olmak okuma ve yazma anlamının ötesinde bir konuyla ilgili farkındalık kazanmak anlamında kullanılır. Çeşitli alanların okuryazarlığı olabilir. Örneğin sosyal medya okuryazarlığı, finansal okuryazarlık gibi. Bu yazıda “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” sözünü referans alarak psikolojinin de beyindeki bilişsel duyuşsal ve duygusal faktörlerle ilgilenmesinden yola çıkarak bedensel okuryazarlığı konuşacağız. Beden neye ihtiyaç duyduğuna dair sinyalleri sürekli olarak beyne gönderir. Acıkmak, susamak, açık hava ihtiyacı, birileriyle k...
  • Kaygı ve Anksiyete Kitabından Notlar

    09 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    Kaygı hayatımızda vardır. Bazı kaygılar gerçek kaygılardır (örneğin çevremizde olumsuz olaylar olduğunda güvenliğimizden korkmak) bazı kaygılar çocuklukta veya çevreden öğrenilmiş gerçek olmayan kaygılardır. (örneğin ayna kırılması kötü habere yorumlanır). Bazı kaygılar her insanda olan (kolektif bilinçdışı) öğrenilmemiş kaygılardır, atalarımız da bu kaygıları yaşamışlardır. (Örneğin karanlıktan korkma, yılandan korkma gibi) Kimimiz kaygıyı sakinleştirir, kimimiz görmezden gelir kimimiz de kaygıyı daha çok besler. Kaygıyı beslerken sezgilerimi...