Son Dakika
İlkbaharın başlamasıyla bağlar, bahçelerde hatta ormanlarda, ağaçlarda ağır ağır güzelleşmeye başlar.
İlkbaharda bağlara, bahçelere çıkınca insan ruhu rahatlıyor. Gelinlik kız gibi süzülen çiçekler, rengarenk güller insanı büyülüyor.
İnsan şehrin kirli havasından ayrılıp tabiatla baş başa kalınca daha güzel değerlendirme olanağı buluyor.
Nedir bu insanların birbirine hükmetme iç güdüsü(?), nedir çok para kazanmak, evlere, katlara, yatlara sahip olmak için birbirini ezmek.
Neden sonu gelmez kazanma hırsı (?..) Birgün gelip kara toprağın altına girip hesap vereceksin.!..
Hal böyleyken bu hırs, bu doymazlık, bu egolar niye?..
Ben köyde muhtarım, benim dediğim olacak, ben parti başkanıyım benim dediğim olacak, ben belediye başkanıyım benim dediğim olacak, ben ticaret odası başkanıyım benim dediğim olacak.!..
Aşağıdaki çatışmayı gören, yukarıdakinden ben hepinizin üstündeyim. O zaman ben ülkeyi tek başıma yöneteceğim diyor.
Teslim edin ülkeyi bana kendi başıma, aklıma geldiği gibi yöneteceğim.
Kimseye hesap vermeyeceğim, milletvekillerini ben seçeceğim, bakanları ben seçeceğim. Ülkenin bütçesini tek başıma yapıp tek başıma harcayacağım, bunlardan kimseye hesap verme yükümlülüğüm olmayacak diyor.
Ben, en büyük başkan olacağım. ABD’de Avrupa’ya da eyy diye kafa tutacağım, beni dinlemeyene hiç kimseye sormadan savaş açacağım.
Ülkenin nüfusu çok arttı. 80 milyonu savaşa sokmadan yönetmek zor, toplum biraz itaatkar olmalı.!..
Düşünüyorum da bu bencillikler aşağıdan yukarıya doğru yükseliyor. Baksanıza muhtar öyle, parti başkanı öyle, dernek başkanı öyle, belediye başkanı öyle.!..
Bakıyorum da bu ülkede yönetici olmuş herkes, kendi egosunu, hırsını, bencilliğini yenip de halka hizmet etmeyi düşünmüyor.
Doğru yönetilsek bu ülkenin toprakları, yeraltı, yerüstü kaynakları değil 80 milyon, 180 milyon insanımızı mutlu, müreffeh yaşatmaya yeter.
Bu halk bilinçli olsa hak etmediği bu yaşantıyı kendisine reva görenleri değnekle kovalar.
Ülkemizin baharını, yazını bu yöneticiler yaşatmıyor bize derken Kadri Şençalar’ın şu hüzzam şarkısı aklıma geldi.
Gezdiğim dikenli aşk yollarında
Elimden bir kırık saz geldi geçti
Kara talihimden yine bu yılda
Baharı görmeden yaz geldi geçti
Adını andıkça titrerim hâlâ
Var mı benim gibi aşka müptela
Muhabbet denilen püsküllü bela
Sanmayın başımdan az geldi geçti
BELEDİYE
Belediyemiz fakir, parası yok desek yanlış söylemiş oluruz. Çünkü olur olmaz her şeye çok para harcıyor.
O zaman soralım. Belediyenin kasaplara et nakli yapan aracının dışını görenin et yeme isteği kayboluyor. Bunu et resimleriyle süslemeye para olduğuna göre zaman yok herhalde?..
İçini bilmiyoruz tabi, belki de içi dışından berbat.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
23 Kasım 2024 Köşe Yazıları
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
17 Kasım 2024 Köşe Yazıları
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları