Tarım Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli geçtiğimiz hafta Samsun’daki tarımla ilgili gerçekleştirdiği telekonferansta Samsun ile ilgili yapılacakları da aktarmış.
Ayrıntılarına baktığımızda Vezirköprü’nün bahsedilen müjdelerden çok da fazla yararlanamadığını görüyoruz.
Aslında genel olarak tarımla ilgili olarak verildiği anlatılan desteklerden doğal olarak Vezirköprü de yararlandı. Benim daha çok üzerinde durduğum özel olarak Vezirköprü’nün alamadığı destekler.
Bunların bir kısmını Vezirköprü Ziraat Odası başkanı Hüseyin Alper de Bakan Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç’a daha sonra telefonda aktarmış.
Buların içerisinde Vezirköprü İlçe Tarım Müdürlüğü’nün güvenli olmadığı için yıkılan ve yakın zamanda da yapılmayacağını öngördüğümüz binası da var, yıllardır kalabalık şekilde çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan Vezirköprü’ye az sayıda personelle hizmet vermeye çalışan İlçe Tarım Müdürlüğü de..
Öğrenebildiğimiz kadarıyla personel eksiğinin giderilmesi için çalışma yapılacakmış.
Ancak üretim kısmıyla ilgili olarak tütün kotasından kaynaklı olarak Vezirköprü’nün ciddi bir kaybının olduğu ve Meclis’te bekleyen tütün yasasının çıkması halinde bu kotanın kendiliğinden kalkmak zorunda kalacağı ile ilgili bir gelişme olacak mı, göreceğiz?
Önceki hafta da Vatandaş Gazetesi’nde belirttiğimiz %75’i devlet hibesi olacak tohum desteğinden Vezirköprü’nün yararlanamadığı konusunda bir gelişme ise olacak gibi görünmeyenlerden..
Şeker pancarı fiyatlarının belirlenmesi ve erken açıklanması konusunda Bakan Pakdemirli, olacağını belirtmiş.
Kalıyor iki konu;
Birincisi, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Vezirköprü’nün başkenti olacağını açıkladığı Kenevir konusu. Başkentinde kenevir endüstrisi olmazsa kenevirin başkenti Vezirköprü olabilir mi?
Bunu, özellikle son gelişmelerden sonra ayrıca ele almak gerekir.
İkincisi ise müjdelerin içinde Vezirköprü’ye 5 adet Süpürge Dikimevi kurulması.
Burada açıkça altını çizmek gerekir ki, Bafra’ya yapılacağı belirtilen Sera İhtisas Bölgesi yanında Vezirköprü’ye yapılacağı belirtilen Süpürge Dikimevlerinin çok büyük bir müjde olamadığını kabul etmeliyiz.
Sormamız gereken ise şu sorudur sanırım; her zaman böyle olmasının sebepleri nelerdir?
Korona günlerinde vatandaşların ilk iki sırasına girmese de, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlamasını atlamamak gerek diye düşünüyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının yıldönümü olan ve dünyada çocuklara atfedilen tek bayram olan 23 Nisan özellikle sokağa çıkmaları yasak olan çocuklarımız için bir bayram havasında geçirilmeye çalışılsa ne güzel olur.
Tüm okuyucularımın Bayramlarını kutlarım.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
17 Kasım 2024 Köşe Yazıları
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları
06 Kasım 2024 Köşe Yazıları